İnsan, varmak ister hep. İsteklerine hedeflerine, hayallerine...

Varmak gayesiyle gayrete gelir. İşin sonunu tasavvur eder, gönlü heyecanla dolar. Bugünden yarını planlar, haftayı ayları, yılları tasarlar. Önünde sonunda varmaya çalışır hep. Mutlu sonlarla mutlu olmayı ümit eder. Bunca plan, program, emekle gelenler mutluluk içindir zira. Ama insan ebedi varışı unutursa, mutlu son sandığı dünyalıklarıyla avunur durur. Halbuki insan bitip tükenmeyen, geçip gitmeyeni; ebedi olanı arzular. Bir ömürlük yaşam mücadelesi, planlar, emekler ebedi bir huzura ulaştırsın ister. Çünkü varmak, var olmaktır bilir. Herkes yaşar ama var olmak, nasip kadar niyet işidir.

Varabilenler, verebilenlerdir. İnsanlar vefat ettiğinde, geride kalanlarına bir ömürlük hatıra bırakır. Hatırlı şekilde yâd edilenler, hep verdikleriyle anılır. Yediği, içtiği, gezdiği, gördüğü bitmiştir. Bunlar dile gelmez ardından. Ebedi aleme taşıdıklarıyla anılır, gönülden verdikleriyle hatırlanır. İyi insandı selam verir selamet getirirdi, ekmeğini bölüşür, yetimi, yoksulu, darda kalanı sevindirirdi. Eşi, dostu, akrabayı incitmez, hastayı, yaşlıyı ihmal etmezdi dedirtir ardından. Gönülden verenler, gönülden verilen helalliklerle uğurlanır ebedi yurduna. Geçip gitmiştir dünyadan ama hakkıyla var olmuştur onlar.

Vermek büyük bir sınavdır. İmtihandan çıkana, verdin mi diye sorarlar. İyi bir not almak için imtihanı vermek gerekir zira. Bu imtihan, sabredenlerin, şükredenlerin, verebilenlerin, vermeye eli gitmeyenlerin imtihanıdır. Zordur, istifini bozar insanın bu imtihan. En derin zaafları alt etmek, bencilliğin girdabından kurtulmak üstün bir gayret gerektirir. Ancak bereketini daha dünyadayken görmeye başlar diğergam olabilenler...Verip de önden gönderdiklerinin müjdesi verilir sonra..."Kıyamet günü müminin gölgesi (onu himaye edecek şey) sadakasıdır.” (İbn Hanbel, IV, 233) der en Sevgili. Böylece verdikleri sayesinde sâyebânını bulur iman edenler.

 “Yarım hurma (sadaka) ile bile olsa cehennemden korunun. Eğer bunu da bulamazsanız güzel bir sözle (korunun).” (Müslim, Zekât, 68) tavsiyesi yol rehberidir veren ellere. Herkes imkanıyla sınanır nihayetinde. Yarım hurma ile vâr olmak ya da vadi dolusuyla geçip gitmek. Hatırı kalacak işler, ebede yürür, önden gider, arkadakilere de hoş sada olur. Güzel söz ile korunmak ise imkandan öte gönlü güzel eylemekle olur. Mazeretlere kapalıdır, çünkü buna herkesin gücü kafi gelir. Güzel söz, dünyayla birlikte ukbayı da inşa eder. Güzel sözlüler, güzel sözlerle anılır. Güzel yerlere varır. Ne mutlu vâr olabilenlere, ilham olup, takva sahiplerine önder olabilenlere.

(Yazı, içinden geçtiğimiz şu zorlu süreçte, kardeşlik ruhuyla, el verip, gönül verip, emek veren güzel insanlara ithaf olunur.)