İslam’a göre hakların kaynağı Yüce Allah’tır. Haklar ve yükümlülükler O’nun tarafından belirlenmiştir. Haklara riayet edildiği ve yükümlülükler yerine getirildiği oranda toplumda huzur ve mutluluk olur. Günümüz dünyasındaki huzursuzlukların, kavga ve cinayetlerin hatta savaşların haklara saygısızlıktan, işin sonunu hesaba katmadan hak ihlalinde bulunmaktan kaynaklandığı bir gerçektir. Bu bakımdan hiçbir ayrıcalığın söz konusu olmayacağı, haklı ve haksızın mutlaka ortaya çıkarılacağı hesap gününde mahcup olmamak için kul ve kamu hakları konusunda duyarlı olmak gerekir. Kul ve kamu haklarını ihlal edenleri, hak sahipleri bağışlamadıkça Yüce Allah’ın da bağışlamayacağı bilinmelidir. Allah’ın huzuruna kul ve kamu haklarıyla çıkmanın çok ağır bir vebali olduğu unutulmamalı; şayet herhangi bir hak ihlalinde bulunulmuşsa hak sahipleriyle helalleşilmelidir. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kim bir karış miktarı bir araziye haksız olarak sahip olursa, (kıyamet gününde) o yerin yedi katı boynuna geçirilir.” (Buhâri, “Mezalim”, 13; Müslim, “Müsâkât,” 139-141)

SÖZÜN ÖZÜ

İnsanı vaktinden evvel yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir.
Hz. Ali (r.a.)
Elmas gibi ol ki yandığın zaman ne yerde külün ne gökte dumanın kalsın!
Arif Nihat Asya

Editör: Mehmet Çalışkan