"… Sakın Hainlerin Avukatı Olma! ..." Sakın Hainlere Arka Çıkma!

Her dönemde öyle olmakla beraber ilk dönem insanı için iptidai de olsa silah çok önemliydi. Onlar için savaş hayatın bir parçasıydı. Hayatta kalmak için bu bir zaruretti.  Ya kabileler ya ırklar ya da dinler arası her daim her zaman hem de günlerce, aylarca hatta yıllarca süren savaşlar olurdu. Hal böyle olunca hemen her tür savaş malzemesine ihtiyaç duyuluyordu. Dönemin savaş aletleri ya kılıç, ya zırh, ya ok, ya da süngü gibi el yapımı silahlardan oluşuyordu.

Çok önemli olduğundan dolayı herkes savaş malzemelerini en iyi yerde saklardı. Emanet olarak verildiği gibi rehin olarak da verilirdi. Peygamberimizin yaşadığı dönemde Zaferoğullarından Tu’me b. Ubeyrik isminde biri, komşusunun un çuvalı içinde sakladığı zırhını çalıp müttefiki olan Yahudi Zeyd b. Semin’in evine saklamıştı. Bu hırsızlıkta mal sahibinin sadece silahı çalınmamış aynı zamanda unu da zayi olmuştu.

Zırhını Tu’me’nin çaldığından şüphelenen adam, durumu Peygamber Efendimize iletmiş. Yapılan araştırmanın ardından zırhın kendisinde olmadığı anlaşılmıştı. Dökülen un takip edilerek savaş aletinin Zeyd b. Semin’in evinde olduğu ortaya çıkmıştı. Yahudi, "bunu bana Tu’me verdi!" demiş, bazı Yahudiler de buna tanıklık etmişti.

Hırsızlığın Tu’me’nin üzerine yıkılacağı kaygısıyla kabilesi Zaferoğulları, "Hz. Peygambere gidelim, Tu’me’yi savunsun. Eğer böyle yapmazsak, arkadaşımız perişan ve rezil olur, Yahudi de aklanır." düşüncesiyle durumu Allah Resûlüne anlatmışlar. Onları dinleyen Peygamberimiz, bir an tereddüt etmiş.

Ah asabiyet ah!

Tarihin her döneminde asabiyet önemli olmuş. Dikkat edilecek olursa burada da bir hakkın ortaya çıkması için mücadele etmeden hemencecik kendilerinden olanı savunmaya, müdafaa etmeye çalışma söz konusu. Hem de buna meyleden insanlar sahabe dediğimiz nesil..

"Siz nasıl beyanda bulunursanız ben ona göre hükmederim" diyen Peygamber Efendimiz, dinlediği taraflar, yapılan şahitlikler ve araştırmalarnın sonunda, Yahudi’nin suçlu olduğuna kani olur. Cezalandırılmasını ister. Bir rivayete göre de elinin kesilmesine hükmeder.

Tam o esnada Cenabıhak, "Biz sana kitabı şüphesiz gerçek olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana gönderdiğiyle hükmedesin. Sakın hainlerin avukatı olma!. Ve seni bağışlaması için Allah’a dua et. O gerçekten bağışlayıcıdır, merhametlidir." (I) diye başlayan ve devam eden ayetleri indirir.  

Muhtemelen bu olaydan sonra ‘Tu’me irtidat eder ve Mekke’ye kaçar. Orada da bir evi soymak için duvarı delerken duvar üzerine yıkılır ve oracıkta ölür!

İlahi hatırlatma ne kadar sert.

"Sakın hainlerin avukatı olma!  / Sakın hainlere arka çıkma!

Hainler için suçsuzlara hasım kesilme!

Zaferoğulları hatırına Yahudi’ye hasım olma!

Ve Yahudi’yi cezalandırmaya karar verdiğin için Allah’tan istiğfar dile!.” (II)

Burada ve devam eden ayetlerde haksız yere birilerini savunmanın ne kadar kötü olduğu anlatılır. Belki bu dünyada haksız bir şekilde, haksız olan biri savunulur ve hatta suçsuzluğu ispat edilir.

Diyelim ki, durumumuzu hukuksuz bir şekilde savunarak suçsuzluğumuzu kanıtladık. Fakat her daim bizleri gören, murakabe eden birine karşı kendi suçsuzluğumuzu nasıl kanıtlayacağız?

Geçici de olsa bu dünyada kazanmış olabiliriz.

Belki: “Onlar yaptıklarını insanlardan gizleyebildiler ama Allah’tan gizleyemezler; çünkü gecenin karanlığında, Allah’ın tasvip etmediği düşünce ve inançları her ne zaman tasarlasalar, Allah onların yanı başındadır. Ve Allah, onların bütün yaptıklarını –ilmiyle- kuşatır. Sizler belki bu dünya hayatında onları savunabilirsiniz; ya kıyamet günü kim onları Allah’a karşı savunacak, kim onların koruyucusu olacaktır.” (III)  

Unutmayalım ki, hazarda ve seferde her an bizleri gözetleyen; bırakın ne yaptığımızı, ne düşündüğümüzü de bilen Yüce Yaratıcımız, kıyamet günü mahkeme-i kübrâda bizleri hesaba çekecek, yaptıklarımızın kaydedildiği amel defterimizi bizlere gösterecek ve o defterde her şeyi okuyacağız.

I-Nisa-3-/105,106 

II-Keşşaf Tefsiri, Zemahşerî, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları 70, Cilt 2, S.258

III-Nisa-3-108,109, Kur’an Mesajı Meal-tefsir, Muhammed Esed, İşaret yayınları, Cilt 1, İst.1996