İnsanları Allah’ın dinine çağıran peygamberlerin bütün çabaları, onları dünya ve ukba saadetine kavuşturmaktır. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa da (s.a.s.) “Benim ve sizin durumunuz, (gece) yaktığı ateşe üşüşen pervanelere engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer.” (Müslim, Fedail, 19.) sözleriyle ümmetine olan sevgisini ve düşkünlüğünü ifade eder. Müslümanlar da kalpleri kirden arındıran, dualarını itmam eden salat ve selamlarla bu sevgiye karşılık verir. O, ilahi vahyi insanlara ulaştıran bir elçi, hikmetle konuşan bir uyarıcı, nübüvvet binasının ikmal taşı, ahlakı ile en güzel örnektir. Onun sevgisi her devirde mümin gönüllerde yer etmiştir. Hattatlar onun mübarek adını yazdı, hilyesini sanatla buluşturdu. Müzehhipler o hilyeleri binbir desenle müzeyyen kıldı. Kelam sahibi edipler, şairler onun adına naatlar kaleme aldı. Nesirden nazma İslam edebiyatı, Peygamber Efendimizin sevgisi etrafında halelendi. Kasideler, divanlar Hz. Peygamber’e adanmış dizelerle çiçeklendi. Şairlerin sadrından dökülen mısralar, bestekârların notalarında makes buldu. İlahilerde, kasidelerde onun ism-i paki zikrolundu. Diyanet Aylık Dergi olarak aralık ayı dosyamızda “Nesirden Nazma İslam Edebiyatı”na yer verdik. Doç. Dr. Alper Ay, “Türk İslam Medeniyetinde Peygamber Sevgisi ‘Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed’” yazısıyla dosyamıza katkı sundu. Ay, kültür ve medeniyetimizi diğer toplumlardan ayıran en temel vasfın, hayatın merkezine Hz. Peygamber’i almamız olduğunu dile getirdi. Türk edebiyatı da bu bağlamda Hz. Peygamber’e bedii yakarışlar sunan bir sese sahipti. Naat-ı Şerif, Siyer-i Nebi, Hilye-i Nebi, Mevlid-i Nebi, Esma-i Nebi, Mirac-ı Nebi, Gazavat-ı Nebi, Hicret-i Nebi, Mucizat-ı Nebi, Ahlak-ı Nebi, Hadis-i Erbain gibi pek çok edebî türde eşsiz eserler kaleme alındı. Dr. İclal Arslan, “Peygamber Efendimizin Şairleri” yazısıyla dosyamızda yer aldı. Arslan, Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.s.) duyulan sevgi, saygı ve muhabbetin bir yansıması olan naat türünde hemen her şairin, bir iki şiir kaleme aldığını dile getirdi. Prof. Dr. Reyhan Keleş ise “İslam Edebiyatında Ana Hatlarıyla Nesir”i kaleme aldı. Edebî literatürü masaya yatıran Keleş, nesir türleri içerisinde Hz. Peygamber’i (s.a.s.) konu alan siyer ve megâzî eserlerine de değindi. Bu ayki söyleşimizi Dr. Ömer Demirbağ ile gerçekleştirdik. Yazılı ve sözlü edebiyatın, insandaki kelam kabiliyetinin terbiye edilmiş, lezzetli hâle getirilmiş bir şekli olduğunu ifade eden Demirbağ, Peygamberimizin şahs-ı manevisi ve güzel ahlakının mısralar vasıtasıyla yüzyıllar boyunca övülmeye devam ettiğini dile getirdi. Bu vesileyle naat geleneği, kültür ve edebiyatımızda büyük yer tutan dinî, manevi ve tasavvufi şiirlerin gelişiminde ve geniş bir alana yayılmasına en önemli dayanaktı. Sizleri birbirinden değerli yazılarımızla baş başa bırakırken Türk İslam edebiyatının, beşikteki bebeklere okunan ninnilerden kandillerde terennüm edilen mevlitlere, dimağlara nakşolunan naatlardan mümin gönüllerde akseden ilahilere kadar bizlere sunduğu o ulvi zenginliğin millî ve manevi değerlerimizin en önemli koruyucularından biri olduğunu dile getirmek istiyorum. Bu vesile ile ramazan ayının habercisi mübarek üç aylarınızı da tebrik ediyor ve hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Bereketli okumalar...
Hamza BAYRAM
Next
