Kulluk borcu: Şükür

Şükür “Allah’tan veya insanlardan gelen nimet ve iyilikten dolayı minnettarlığını ifade etmektir. Nimetlere söz ve fiille karşılıkta bulunma insaniyetin, medeni olmanın bir gereğidir. En büyük teşekkür Yüce Allah’a itaat edip günah işlemekten uzak durmak suretiyle yapılandır. Şükrün zıddı ise nankörlüktür.

Şükretmek sadece dille “Elhamdülillah, Ya Rabbi şükür” demek değildir. Asıl şükür, her nimeti, Allah’ın razı olacağı şekilde değerlendirmektir. Aldığımız her nefesin, hayatımızın, aklımızın, sağlığımızın, bütün imkânlarımızın kendine has bir şükrü vardır.

Yaratılmış olmamızın şükrü imandır. Kalbimizin şükrü, kin, nefret gibi kötü duygulardan uzak durmaktır. Zihnimizin şükrü Allah’ın yüceliğini tefekkür ve tezekkürdür. Dilimizin şükrü, Allah’ı zikirdir. Bedenimizin şükrü, her daim Allah rızası doğrultusunda yaşamak ve ibadetlerimizi eda etmektir. Malımızın şükrü, sadaka ve zekât vererek ihtiyaç sahiplerine infakta bulunmaktır. İlmimizin şükrü, öğrenci yetiştirerek, ardımızda kalıcı eserler bırakarak insanlığa faydalı olmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) sıkça “Allah’ım! Seni anıp zikretmek, nimetlerine şükretmek, sana en güzel şekilde kulluk etmek için bana yardım eyle!” (Ebû Dâvûd, Vitr, 26) diye dua ederdi.

Editör: Mehmet Çalışkan