İlim Kendini Bilmektir

Bilgi kıymetli bir hazinedir. Kadrini bilerek onu taşıyabilecek ve ilmiyle yeryüzünde Rabbin rızasına uygun bir hayatın inşası yolunda kullanabilecek tek varlık insandır. İlim elde etmek sadece bir bilgi yüklenme gayreti değil, ruhen ve fikren ilerleme çabasıdır. Kişi bildikçe Allah’ın sonsuz kudreti karşısındaki acizliğini fark eder. Böylece ilim, insanı imana götürür. Kur’an’da iman edenlerin, “Rablerinden gelen gerçeği bilenler” (Bakara, 2/2-3) olarak zikredilmesi, bilgi ile iman arasındaki kuvvetli bağın bir göstergesidir. İnsanın bilginin ışığıyla etrafını aydınlatırken onun feyiz ve bereketi ile kendi iç dünyasını da aydınlatması ve davranışlarını bu bilginin gerektirdiği şekilde düzeltmesi beklenir. Bilmek sorumluluğu gerektirir. Bu sebeple amele dönüşmeyen, ahlak veya davranış boyutunda olumlu bir yansıması olmayan ilim, sahibine yük olmaktan başka bir işe yaramaz. Ne güzel özetlemiştir Yunus;

İlim, ilim bilmektir,
İlim, kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır.

Editör: Mehmet Çalışkan