Havf  ve reca arasında insan

Hak Tealâ’nın bizi korku ve ümit arasında sürekli bir şuur ve teyakkuz hâlinde yaratmasında elbette pek çok hikmet vardır. İnsanın ne gelecekle ilgili korku ve endişeleri son bulur ne de kurtuluş umudu eksilir. Her iki halde de kula düşen Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve rahmetine kuvvetle sarılırken, azabından da korku ve haşyet duymak olmalıdır. Zira insanoğlu var olalıdan beri celal ile cemal, lütuf ile kahr, rahmet ile azap, havf ile reca arasında çalkantılı bir seyrüseferdedir. Dalgalı bir deniz misali ruhu bir halden diğer hâle girer, sakin ve huzurlu bir limana varma emeli ile yoluna devam eder. Eğer korkarsan dehşetli fırtınadan sakın gemini terk etme, zinhar ümitsizliğe kapılma! Bu dünya hayatının sarsıcı darbelerine ve gelgitlerine takılıp kalma. Bazen korku hâli galip gelir, ruhunun kararan kıvrımlarında endişeler hüküm sürer. O zaman ameline daha çok sarılır, Rabbinin rahmetine ermek için hayır ve hasenatlarını çoğaltırsın. Bir bakarsın korkuların zail olur, ümidin tekrar yeşerir.

Editör: Mehmet Çalışkan