Eş olmak, bir ömrü beraber geçirmek, hayat yolculuğunda yol arkadaşı olmaktır. Resulullah’ın (s.a.s.) ilk eşi, çocuklarının annesi Haticetü’t-tahire, mümin hanımlara çok güzel bir örnektir. Müslümanların ilki ve Rabbine tam teslim bir mümindir.

Haticetü’l-kübra, Muhammedü’l-Emin’in Hira mağarasındaki arayış ve tefekküründe de vahyin ağırlığını, yüce Allah’ın sözlerinin sorumluluğunu taşıma gayretinde de eşinin en büyük destekçisi olur. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.), Cebrâil ona peygamber olduğunu tebliğ ettiği ve Alak suresinin ilk beş ayetini öğrettiğinde yaşadığı heyecan ve endişesini, “Bana neler oluyor, Hatice?” diyerek hanımı ile paylaşmış, Hz. Hatice, “Öyle deme! Yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, doğru konuşursun, işini görmekten âciz kimselerin elinden tutarsın, yoksulları koruyup kollarsın, misafirleri ağırlarsın, haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin” (Buhârî, Bed‘ü’l-vahy, 3; Müslim, Îmân, 252) sözleri ile onu teskin etmiştir.

O, vefatına kadar nübüvvet yolunda Nebi’nin (s.a.s.) yanında mücadele etmiş, tüm servetini de bu uğurda harcamıştır.

Editör: Mehmet Çalışkan