Söz, korunmayı gerektiren büyük bir emanettir. Dünya imtihanımızdan biri de söze sahip çıkabilmektir. Kul olarak Rabbimize, ümmet olarak Resulümüze, insan olarak birbirimize nice sözler verdik, vermekteyiz. Söze sadakatin, ahde vefanın, sırrı muhafazanın imtihanından geçmekteyiz her daim.

Rabbimizin bize ilahi bir emanetidir kelam. “Eşhedü en lâ ilahe illallah” diyerek Allah’ın varlığına, birliğine, eşsiz ve benzersiz oluşuna iman eyledik. Yaşadığımız sürece bu iman sözümüzü tutmalıyız ki, şehâdetlerimiz de bizi tutsun, halis, muhlis kul eylesin. “Ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resûlüh” diyerek Peygamber Efendimize iman ve biat ettik. Bu yüzden davranışlarımızda olduğu kadar söz söyleme biçimimizde de Resulullah Efendimizi örnek almakla mükellefiz.

Efendimizin boş konuşmaları yasaklamış olması (Ebû Dâvûd, Edeb, 80), gevezelik ederek ne söylediğine dikkat etmeksizin konuşmaktan sakındırması (İbn Hanbel, II, 370), Müslümanı elinden ve dilinden güven duyulan kimse olarak tanımlaması (Buhârî, İman, 5) bize söz edebi öğretmektedir. Mümin, her zaman ve her durumda kendisine güvenilen kimse olabilmelidir.

Editör: Mehmet Çalışkan