Sabır, insanı, acelecilikten doğabilecek bütün yanlışlardan ve telaştan korur. Yani sabırla hareket edildiğinde, başlangıçta belirsiz gibi görülen ne varsa aydınlanır. Kur’an-ı Kerim’de, “Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz” (Bakara, 2/216) buyrulur. Buna göre bizler aslında sonucu hayır olmayan bir şeyi sevebilir, ya da sonunda hayır olan bir şeyi başta sevmeyebiliriz. İşte olaylar karşısında ilk anda gösterdiğimiz tavır bizi bazı üzücü olabilecek sonuçlardan korur.

Çocuğunu kaybetmenin acısıyla ağlayan bir kadına Resûlullah, “Allah’tan kork, sabırlı ol!” der. Kadın Peygamberimizin sözüne karşılık, “Benim derdimden sen ne anlarsın!” diyerek cevap verir. Daha sonra kendisine nasihat edenin Resûlullah olduğunu öğrenince ondan özür diler. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Sabır ilk sarsıntı sırasında gösterilen metanettir” buyurur. (Buhârî, Cenâiz, 32, 42; Müslim, Cenâiz, 14, 15) Hayatımız her zaman bizim istediğimiz sonuçları elde edebileceğimiz şekilde ilerlemez elbette. Mümin olarak başımıza ne gelirse gelsin hepsinden Allah’ın haberdar olduğunu bilmek ve her duruma sabır ve metanetle yaklaşıp sonucun hayırlı olmasını O’ndan dilemek gerekir.

Editör: Mehmet Çalışkan