Allah Resûlü (s.a.s.), abartılı bir hayat yerine, mütevazı bir yaşantı tercih etmiş, mal mülk edinip biriktirmemişti. Hz. Âişe’nin ifadesiyle, “Resûlullah (s.a.s.) vefatında geriye ne bir dinar, ne bir dirhem, ne koyun ne de deve bıraktı. Hiçbir şey de vasiyet etmedi.” (Müslim, Vasiyye, 18) Resûl-i Ekrem, geçici dünya hayatının mal, mülk ve servetine değer vermeden mütevazı bir hayat yaşamış, vefatından sonra da yakınlarına herhangi bir maddî miras bırakmamıştır. Ancak tüm insanlığa başta en yüce vasiyet Kur’ân-ı Kerîm ve yaşayan bir Kur’an olan örnek ahlâkını bırakmış, nebevî bildirileri çağlar boyu insanların yollarını aydınlatmıştır. Onun ilme, âdâba, ahlâka, sevgiye, merhamete dair tavsiyeleri, insanlığı her iki âlemde mutluluğa ulaştıracak eşsiz bir miras niteliğindedir. Talha b. Musarrif anlatıyor: “Abdullah b. Ebû Evfâ’ya (r.a.), ‘Peygamber (s.a.s.) vasiyette bulundu mu?’ diye sordum. ‘Hayır’ dedi. ‘Peki, insanlara vasiyette bulunmak nasıl farz kılındı ya da sadaka ile nasıl emrolundular?’ dedim. ‘(Resûlullah) Allah’ın Kitabı’nı (rehber edinmeyi) vasiyet etti’ diye cevap verdi.” (Buhârî, Vesâyâ, 1)

Editör: Mehmet Çalışkan