Hz. Muhammed’e (s.a.s.) ilk iman edenlerin çoğu gençler olmuştur. Peygamberimiz gençleri sever, onlara değer verir ve bu değeri daima hissettirirdi. Onlara güvenir, askeri ve idari alanlarda kendilerine mühim vazifeler vermekten çekinmezdi. İrşad faaliyetleri ve Kur’an öğretmek için çevre beldelere öğreticiler gönderirken, bunları genellikle gençler arasından seçmişti.

Mesela, Birinci Akabe Biatından sonra Medineli Müslümanlara Kur’an’ı ve İslâm’ı öğretmek üzere görevlendirdiği Mus’ab b. Umeyr 35 yaşlarında idi. Elçi, zekat memuru ve kadı sıfatıyla Yemen’e gönderdiği Muaz b. Cebel ise 20 yaşlarında bir gençti. Tebük seferinde Mâlik b. Neccar oğullarının sancağını Kur’an’ı çok iyi bilen ve o sırada 20 yaşlarında olan Zeyd b. Sâbit’e vermişti. Ömrünün son günlerinde Şam tarafına göndermek üzere hazırladığı ordunun komutanlığına ise 20 yaşlarında olan Üsame b. Zeyd’i getirmişti.

Gençlerin eğitimine oldukça özen gösteren Resûlullah, gençliğin ibadetler ve güzel ahlakla güzelleşeceğini bildirmiş, zamanının kıymetini bilen gençlerin en büyük mükâfata erişeceğini müjdelemiştir.

SÖZÜN ÖZÜ

Seni eksiğinle, kusurunla, günahınla, sevabınla hakikaten sevenin, yanlış yaptın diye seni terk etmeyenin sadece “Allah” olduğunu bilseydin, başkalarına kulluk etmekten vazgeçerdin.

Abdülkâdir Geylânî

Editör: Mehmet Çalışkan