1877’de Keşmir’e yakın Siyâlkût’ta dünyaya geldi. Felsefe ve hukuk ağırlıklı dersler aldı. 1930’da Allahabad’da gerçekleştirilen Hindistan Müslümanları Birliği’nin yıllık toplantısında Bağımsız Pakistan Devleti’nin kuruluşu yönünde ilk ciddi adımı attı. 1934’te yakalandığı bir hastalık sebebiyle sesini kaybetti, daha sonra gözleri de iyice zayıfladı, maddi problemler yaşamaya başladı. Buna rağmen gerek halkının gerekse İslam âleminin meseleleriyle alakasını hiç kesmedi.

Türk milletinin yakın tarihteki sıkıntılarıyla da ilgilenen İkbal, bu ilgisini daha 1911’de Trablusgarp Savaşı şehitleri için yazdığı şiiriyle terennüm etmiştir. Bu şiirde İkbal, huzuruna çıktığı Hz. Peygamber’in kendisine hediye olarak ne getirdiğini sorması üzerine cennette bile bulunmayan bir hediye getirdiğini söyleyerek içinde Türk şehitlerinin kanının bulunduğu şişeyi Resûlullah’a sunar. İkbal, sömürgecilik döneminde bağımsızlığını koruyabilen tek Müslüman millet olarak övdüğü Türkler’i aynı zamanda “İslam uyanışını” gerçekleştirebilecek potansiyelde görmektedir.

SÖZÜN ÖZÜ

Gerekli olan şey, nefisten feragat değil, nefsin menfaatlerinden feragattir. İşte, insanları yüksek birliğe, gerçek bir mutluluğa ulaştıracak feragat budur. Tolstoy

Editör: Mehmet Çalışkan