Ölüm mukadder ise de insanın dünyaya gelmesinin amacı Allah’a layık bir kul olarak yaşamını sürdürmesidir. İnsan yaşamı iki devreye ayrılmış olup ilk devre bir tür eğitim ve sınav, ikincisi ilk devrede elde edilen sonuçların şekillendireceği âhiret hayatıdır.

Ölüm, hayatın bu iki dönemini birbirine bağlayan bir araçtır. Bu sebeple ölüm yaklaşık yirmi âyette “likâ” (Allah’la buluşmak) kavramıyla ifade edilmiştir. Hz. Peygamber ne kadar sıkıntıda olursa olsun hiç kimsenin ‘ölümü temenni etmemesi’ gerektiğini öğütlemiştir. (Buhârî, Merdâ, 19) Kur’an’a göre haksız yere bir cana kıyan kimse bütün insanları öldürmüş, bir canı kurtaran da bütün insanlara hayat vermiş gibidir (Mâide 5/32). Hayatın ve insanî değerlerin korunması, dünyanın imar edilmesi ve âhiret için gerekli hazırlığın yapılabilmesi için Allah insana hayatı sevdirmiş, ölümü ise acı ile karşılanır bir niteliğe büründürmüştür. Ancak ölümün bir gün mutlaka geleceğini akıldan çıkarmamak, zamanı bilinmediğinden daima hazırlıklı olmak, geldiğinde de rıza göstermek kâmil mü’minin vasıflarını teşkil eder.

SÖZÜN ÖZÜ

Vicdanınızın benimsemediği her şeyden korkun.

Tolstoy

Müslümanın izzeti ve hürriyeti, İslam’ın asil kaynağı olan Kur’an ve sünnettedir.

Muhammed İkbal

Editör: Mehmet Çalışkan