Müslümanlar hayatlarını hamd ve şükür bilinciyle değerli ve anlamlı kılarlar. Rabbimize duyduğumuz minnettarlığı gösteren şükür sözleri çok kıymetlidir. O derece ki Rahmet elçisi “Allah’ın verdiği nimet karşısında “elhamdülillâh” diyerek hamdetmek o nimetten daha değerlidir” buyurur. (İbn Mâce, Edeb, 55) Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz, “‘Elhamdülillâh’ mizanı doldurur. ‘Sübhânallah’ ve ‘Elhamdülillâh’ göklerle yer arasını doldurur…” (M534 Müslim, Tahâret, 1) sözleriyle ümmetini müjdeler.

Kendisine çocuk verildiğinde Hz. İbrahim’in, ilim verildiğinde Hz. Davud’un ve Hz. Süleyman’ın hamd ettiği gibi Efendimiz de hayatının her anında “elhamdülillah” sözünü dilinden düşürmemiştir. Yemekten sonra, güzel bir rüya görünce, aksırınca ve bütün önemli işlerde “elhamdülillah” zikrini hatırlamıştır. “Allah’a hamd ile başlanmayan her önemli iş noksandır” (İbn Mâce, Nikâh, 19) buyurarak bizi uyarmıştır. Cennet ehlinin dualarının son cümlesi de “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (Yûnus, 10/10) şeklindedir.

SÖZÜN ÖZÜ

Daima bizi diğer insanlardan ayıran değil birleştiren şeyleri bulmalıyız. Birbirimize karşı çalışmak, öfkeli olmak, birbirimize sırt çevirmek fıtratın zıddına hareket etmektir.

Marcus Aurelius

Editör: Mehmet Çalışkan