Hicret, “kişinin herhangi bir şeyden bedenen, lisânen veya kalben ayrılıp uzaklaşması” demektir. Terim olarak Hz. Peygamber’in ve Mekkeli Müslümanların Medine’ye göçünü ifade eder. Daha sonraları gayrimüslim bir ülkeden İslâm ülkesine göç etmek de hicret olarak isimlendirilmiştir. Hicret eden Müslümanlara Muhacir, Resûl-i Ekrem’e ve muhacirlere yardım eden Medineli Müslümanlara da Ensar unvanı verilmiştir.

Peygamberimizin İslam’ı tebliğine Mekke müşrikleri olumsuz bir tavır takınmış, Müslümanlara eziyet ve işkence yapmaktan geri durmamışlardır. Baskı ve zulümlerin dayanılmaz hale geldiği bir zamanda iman eden Medineliler’in daveti üzerine Müslümanlar hicret etmeye başlamış ve bütün mü’minler Medine’de toplanmıştır.

Medine’ye hicret, İslam’ın devletleşme sürecini başlatmış, ilk anayasa olan Medine Vesikası yürürlüğe konmuş ve tebliğin önündeki engeller kaldırılarak insanların hür iradeleriyle Müslüman olmaları sağlanmıştır. Hicret, Peygamberimiz döneminde tarihlendirme amacıyla kullanılmış, Hz. Ömer’in hilafeti döneminde de takvim başlangıcı ilan edilmiştir.

SÖZÜN ÖZÜ

Kurtulmak için kurtarıcı olmaktan başka yol yoktur. Mukadderatımızın selamete ermesi, başka iradeleri kurtarmakla kabildir.

Nurettin Topçu

Editör: Mehmet Çalışkan