Toplumu için için kemiren manevî hastalıklardan birisi de gıybet, diğer ifadesiyle dedikodudur. Bu husus Hucurât sûresinin 12. ayetinde şöyle ifade edilmektedir: “Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hâlde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”

Sevgili Peygamberimiz, ashabına; “Bilir misiniz gıybet nedir?” diye sorduğunda; “Allah ve Resûlü bilir”, cevabını verdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz; “Gıybet; din kardeşini, hoşlanmayacağı bir vasıf ile anmandır” buyurdular. Bu arada ashabdan birisi; “Ey Allah’ın elçisi! Eğer söylediğim şey, din kardeşimde varsa ne buyurursunuz?” diye sordu. Buyurdular ki, “Eğer söylediğin şey kendisinde varsa işte o zaman onun gıybetini yapmış olursun. Şayet yoksa o zaman da yaptığın iftiradır.” (Müslim, “Birr”,70) Gıybet, kardeşliğe saplanan hançer; insanlar arasındaki birliği ve beraberliği bozan, fitne ve fesat kaynağıdır. Gıybet ortamlarından uzak durulmalı, tövbe edip, gıybetini yaptığımız kardeşlerimizle helâlleşmeliyiz.

Editör: Mehmet Çalışkan