Bir gün Hz. Âişe validemiz, parasıyla fakir ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için evini satar. Ancak yeğeni Abdullah b. Zübeyr, kendisini çok seven teyzesinin bu satışına rıza göstermeyerek, “Vallahi Âişe bu satıştan ya vazgeçer ya da ben onu menederim.” diyerek satışa engel olacağını söyler. Yeğeninin bu sözünü işiten Hz. Âişe alınır ve onunla ebediyen konuşmamak üzere Allah’ın adını vererek yemin eder ve adakta bulunur. Teyzesinin bu tutumuna üzülen Abdullah, Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. Esved’den arabuluculuk yapmalarını ister. Misver ile Abdurrahman, Abdullah ile birlikte Hz. Âişe’nin yanına gelirler. Onlar içeri girince Abdullah, teyzesi Âişe’ye sarılır ve kendisini affetmesini isteyerek ağlamaya başlar. Bu sırada Misver ile Abdurrahman da Hz. Âişe’ye barışması için ısrar ederek Hz. Peygamber’in, “Bir Müslüman’ın kardeşiyle üç günden fazla küs durmasının helâl olmadığını” bildiren hadisini hatırlatırlar. Bunun üzerine mü’minlerin annesi Hz. Âişe yeğeniyle barışır; ancak adağı karşılığında da kırk köleyi hürriyetine kavuşturur. (Buhârî, Edeb, 62)

SÖZÜN ÖZÜ

İnsan Allah‘ın verdiği imkân ve kabiliyetleri fıtratına uygun biçimde gerçekleştirebilirse ikinci defa doğar. Birinci doğumu mecburi, ikincisi ise iradidir.

Muhammed İkbal

Editör: Mehmet Çalışkan