İslam’a göre kadın ve erkek birbirini tamamlayan varlıklardır.

Dini sorumluluk, hukuki ehliyet, temel hak ve hürriyetler bakımından kadın erkek ayrımı söz konusu değildir. Kadına hiçbir değerin verilmediği, kız çocuğuna sahip olmanın utanç verici bir durum kabul edildiği, bu nedenle bazen kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir dönemde İslam, davetin başladığı ilk yıllarda dahi kadını muhatap kabul etmiş, hitapta herhangi bir ayrım yapmamıştır.

“Sizler birbirinizdensiniz” (Âl-i İmrân, 3/195). “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar” (Tevbe, 9/71). “Kadınlar sizin için siz de onlar için örtüsünüz” (Bakara, 2/187) âyetleri, kadınla erkeğin birbirine denk ve birbirini tamamlayan iki unsur olduğunu vurgulamaktadır. Hz. Peygamber’in “Cennet, annelerin ayakları altındadır.” hadis-i şerifi, İslam’ın kadına verdiği değerin göstergelerinden biridir (Nesâî, Cihad, 6). Ayrıca Hz. Peygamber’in Hudeybiye anlaşmasında Ümmü Seleme validemizin görüşüne göre hareket etmesi, onun kadınların fikrine ne kadar önem verdiğini gösterir.

SÖZÜN ÖZÜ

Öğretmen dünyanın, üstü kül başlamış bir ateş yuvarlağında başka bir şey olmadığını anlatıyordu.

Paltosuz çocuk;  Bunda bir yanlış var öğretmen… Dünya ateş olsaydı üşür müydük?  dedi. 

Arif Nihat Asya 

Editör: Mehmet Çalışkan