Sahabilerden Abdullah b. Amr’ın geceleri sabaha kadar ibadet edip, gündüzleri de oruç tuttuğunu öğrendiğinde Resulullah, “Sen böyle yaparsan gözlerin çöker, bedenin yorulur. Şüphesiz bedeninin sende hakkı vardır. Ailenin sende hakkı vardır. Onun için bazı günler oruç tut, bazı günler tutma; gecenin bir bölümünde namaz kıl, geri kalan kısmında da uyu” buyurmuştur. (Buhârî, Teheccüd, 20)

Biz Resulullah’ın (s.a.s.), Hz. Abdullah’a olan bu öğüdünde hayatın her alanında olduğu gibi ibadetlerde de itidalli olmayı tavsiye ettiğini görüyoruz. İtidal, bütün aşırılık ve gevşekliklerden uzak olan dosdoğru ve dengeli yoldur. İfrat, gereğinden fazla (aşırı) olma; tefrit ise yetersizlik ve ihmalkârlık hâlidir. İtidal ise bu ikisinin ortasıdır, dengeli olmaktır.

Resulullah (s.a.s.), imamlık yapan bir sahabiye namazı hafif kıldırmasını ve insanları, içlerindeki en zayıfına göre değerlendirmesini söylerken (İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 48), namazı hızlı hızlı kılıp yanına gelen bir kimseden de her rüknün hakkını vererek namazı tekrar kılmasını istemiştir. (Buhârî, Ezan, 122) Bu örneklerde de Peygamberimiz hem ifrat hem tefritten sakındırmıştır.

Editör: Mehmet Çalışkan