Dicle havzasının yukarı kesiminde, nehrin sağ yakasında, önemli ticaret ve ulaşım yolları kavşağında kurulmuştur. Şehrin eski adı Amida olup bu isim hakkında çeşitli rivayetler varsa da kelimenin nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. İslami dönemde bu isim Amid şeklini almış ve XVII. yüzyıla kadar bu isim, hem şehir hem de onun merkez olduğu sancağın adı olarak kullanılmıştır. Osmanlılar döneminde bazen Kara Amid adıyla da anılan şehrin daha sonraki adı olan Diyarbekir ise Müslümanlar bölgeyi fethettikten sonra, Rebia Araplarının iki büyük kabilesinden biri olup Dicle kenarlarında yaşayan Bekir b. Vail kabilesinin yayıldığı topraklara verilen Diyar Bekr veya Diyar-ı Bekr adına dayanır. 1937 yılında Atatürk’ün talimatıyla Diyarbekir ismi Diyarbakır olarak değiştirildi.

Diyarbakır, 639’da el-Cezire bölgesinin fethiyle görevlendirilen İyâz bin Ganm’in ordusunun sol kanadını kumanda eden Halid b. Velid tarafından fethedilerek İslam diyarı oldu. Rivayete göre Halid bin Velid’in oğlu Süleyman ve sahabeden Sa’saa bu savaş esnasında şehit olmuşlardır.

SÖZÜN ÖZÜ

Her zahirin, ona benzeyen bir batını vardır. Zahiri güzel olanın, batını da güzel olur. Zahiri kötü olanın, batını da kötü olur.

Hz. Ali (r.a.)

Editör: Mehmet Çalışkan