Müminin kalbi, imanın ve doğruluğun merkezi olmalıdır. Nasıl ki küfrün yuvalandığı bir kalpte iman, hıyanetin kök saldığı bir kalpte güven bulunmazsa, yalanın kararttığı bir kalpte de doğruluk barınamaz. “İman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir şahsın kalbinde bir araya gelmez” (İbn Hanbel, II, 349) diyen Hz. Peygamber inananları şöyle uyarmıştır: “…Yalandan sakının! Çünkü yalan kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleyip yalanı araştıra araştıra Allah katında yalancı olarak yazılır.” (Müslim, Birr ve sıla, 105)

Bir kimseye asılsız suç isnad etmek anlamına gelen iftira, yalanın en kötüsüdür. Bazen hasetle, bazen kötü niyetle bazen de cahillikle atılan iftira toplum hayatını dinamitleyen, dostlukları bitiren, yuva kurmaya engel olan, kurulmuş yuvaları yıkan, aile facialarına yol açan; insanların işlerini, itibarlarını, istikballerini, hatta bazen hayatlarını kaybetmelerine sebep olabilen çok kötü bir davranıştır. Dolayısıyla iftira müminin asla yaklaşmaması gereken büyük günahlar arasındadır.

Editör: Mehmet Çalışkan