Devlet geleneğimizde hükümdarlar “kendisinden hesap sorulamaz” olarak nitelense de, hükümdarın otoritesi, keyfî davranmanın değil, haksızlığı ortadan kaldırmanın güvencesi olarak görülür. Özellikle Türk devlet geleneğinde adalet, değişmez bir yasanın tarafsızlık ilkesi ile uygulanması şeklinde anlaşılır.

İslâm dünyasında hicretin ilk asırlarından itibaren devlet yöneticilerine tavsiye ve öğütleri ihtiva eden siyâsetnâmeler kaleme alınmıştır. Hz. Ali’nin Mısır valisi Mâlik el-Eşter’e gönderdiği ve görevi sırasında uyması gereken kuralları en ince ayrıntılarına kadar anlattığı mektup, İslâm tarihinde siyâsetnâmenin ilk örneği sayılır.

Siyâsetnâmelerde devlet başkanında bulunması gereken özellikler, hükümdarın Allah’a ve halka karşı sorumlulukları, devlet görevlilerinin tayin ve denetimleri, bütçe idaresi gibi konular üzerinde durulur. Ayet ve hadisler, hikmetli sözler ve tarihteki meşhur hükümdarlardan örnekler kaydedilerek yöneticilere tavsiyelerde bulunulur. Bu özellikleri ile siyasetnameler, hükümdarlara otoritenin meşru sınırlarını gösteren bir rehber hüviyetindedir.

SÖZÜN ÖZÜ

Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl ya da engelle. Cahit Zarifoğlu

Editör: Mehmet Çalışkan