Camiler hem Allah’a ibadet edilen hem de ilim ve hikmet öğrenilen şerefli mekânlardır. Allah katında en makbul yerler olan camiler, (Müslim, Mesacid, 288) içinde Rabbimizin adını andığımız, kulluğumuzu, dualarımızı, niyazlarımızı O’na arz ettiğimiz mukaddes yerlerdir. Camilerimiz; dil, renk, ırk, makam, mevki farkı gözetmeden mümin gönülleri birleştirir, imanımızı ve istiklalimizi simgeler. Minâreleri tevhîdin sembolü, ezanları şehâdetin temeli, mihrap, kürsü ve minberleri hak ve hakikatin sesi, safları huzur ve güvenin teminatıdır.

Camilerde din hizmeti yürütenlere “Hademe-i Hayrat” denir. Çünkü onlar, ömürlerini din hizmetine vakfetmiş insanlardır. Onlar, şehrin manevi hayatına yön veren müftüler, okudukları ezanlarla insanlığı kurtuluşa çağıran müezzinler, mihraba geçtiğinde namaza önderlik eden imamlar, minber ve kürsüden İslam’ın dosdoğru yolunu öğreten vaizlerdir. Çocuklarımızı Yüce Kitabımızla ve Peygamberimizin örnek hayatıyla buluşturan Kur’an kursu öğreticilerimizdir. Rabbimizin “Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve ‘Kuşkusuz ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet, 41/33) müjdesine nail olmaya çalışan hocalarımızdır.

Editör: Mehmet Çalışkan