“Vakfe”, duruş, bekleyiş demektir. Arafat vakfesi, bir yandan insanın hayattaki duruşunu diğer yandan ise kıyamette Allah’ın huzurunda bekleyişini sembolize eder. Vakfe, uzun soluklu bir duruşma ve durulaşmadır. Mü’minin, Rabbinin huzurunda korku ve ümit arasında imanla, sebat ve azimle gerçekleştirdiği heyecanlı ve bilinçli bir bekleyiştir.

Resûlüllah, meşhur Veda Hutbesi’ni Arafat’ta okumuş, hayatları boyunca Müslümanların nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiğini burada ilan etmiştir. Müslümanların canları ve mallarının dokunulmaz olduğunu; kadınların, Allah’ın emaneti olduğunu; kan davası ve faiz gibi cahiliye geleneklerinin kaldırıldığını, sımsıkı sarılmaları için Allah’ın Kur’an-ı Kerim’i gönderdiğini ilan etmiştir.

Arafat, bütün dünya Müslümanlarını temsilen gelen heyetlerin oluşturduğu eşsiz bir zirvedir. Vakfede dilleri, ırkları, renkleri, kültürleri ve coğrafyaları farklı olsa da; inançları, duyguları, dertleri, dilekleri ve duaları aynı olan milyonların yürekleri ve yanık yakarışları vardır.

SÖZÜN ÖZÜ

Ahirette selamet istersen kimseyi incitme. Bir çocuk görünce, “Bu günah işlememiş masumdur. Ben günahkârım, bu benden üstündür” de. Kendinden yaşlı birisini gördüğün zaman da, “Bu benden çok ibadet etmiştir. Benden efdaldir” de.

İmam Gazâlî

Editör: Mehmet Çalışkan