Namaz için cami ve mescitlerde bir araya gelen Müslümanların oluşturduğu cemaat, bireylerinin içinde benliğini erittiği ve yüce gayeler uğruna ferdî düşüncelerini ikinci plana attığı, mânevî bir topluluğun adıdır.

O, ortak his, ruh ve şuurun ictimai bir bedene büründüğü özel bir topluluktur. Bu sebeple, maddî ve nefsanî hiçbir menfaatin söz konusu olmadığı namaz için oluşturulan cemaat, sırf Allah rızasını amaç edinmiş ulvî bir topluluktur. Bu topluluk, aynı zamanda bireyleri mânevî yönden olgunlaştırma ve eğitme görevini de yerine getirmektedir. Resûl-i Ekrem, cemaatle kılınan namazın kişiye kazandırdığı güzellikleri şöyle zikretmektedir: “Her kim namaz için güzelce abdest alır, sonra farz namazı kılmak için gider de onu insanlarla veya cemaatle ya da mescitte kılarsa Allah o kimsenin günahlarını affeder.” (Müslim, Tahâret, 13) Hz. Peygamber, bu rahmet kaynağından kadınların da mahrum bırakılmamasını ümmetine tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın.” (Ebû Davûd, Salât,52)

SÖZÜN ÖZÜ

Bir kılıcın kazandığı zaferi başka bir kılıç yok edebilir. Kalemle yapılan fetihler tarihe mal olur, tarihe yani ebediyete.

Cemil Meriç

Editör: Mehmet Çalışkan