Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Bir adam Hz. Peygamber’e (SAV), “Ey Allah’ın Resûlü, hangi sadaka en faziletlidir? diye sordu. Hz. Peygamber Sağlıklı iken ve fakirlik endişesi ve zengin olma hırsı ile hareket ederken tasaddukta bulunabilmendir. (Sadaka vermeyi) can boğaza gelip de (son nefesini yaşadığın âna kadar) erteleme...” buyurdu (Buhari, Vesaya: 7).

Geride bıraktığımız zaman dilimi, üzerinde söz sahibi olamadığımız bir geçmişten ibarettir. Pişmanlıklar ve mutlulukları içinde barındırsa da tekrar yaşayabilme veya müdahale edebilme imkanımız bulunmamaktadır. Yarın ise, hepimiz için olup olmama ihtimalinin devam ettiği,  başımızı yastığa koyup gözlerimizi kapattığımızda bir daha açamama gerçeğini içinde barındıran gelecek bir tarihtir. Elimizdeki yegane sermaye, nefes alıp verişlerimizin devam ettiği bu andır.

‘Gelecekte, daha sonra, ileride, nasip olursa ... iyi bir insan olacağım’ demek beyhude bir temennidir. İyi olmak ve güzel işler üretmek isteyen insan için her gün altın değerinde kıymetlidir. Nefes aldığımız sürece hayata dokunabiliyor, sahip olduklarımız üzerinde etkimiz söz konusu olabiliyor. Henüz sahip olamadığımız yarınlarda, iyilik yapacağımızı söylememiz bir ümniyeden ibarettir. Peki ya yarına ulaşamazsak ne olacak?

Namaz kılmaya başlayacaksak, içinde bulunduğumuz vakitten başlayarak kıyama durmak gerekir. Oruç tutacaksak, seneye değil hemen bu gece sahura kalkıp oruca başlamak daha doğru bir karar olacaktır. Allah’ın sana verdiği nimetlerden bir kısmını paylaşman gerekiyorsa, ne duruyorsun? Ellerin titremesin, kalbin hızlı hızlı atmasın. Seni engelleyen şeyin nefis olduğunu bilmelisin.

Dünyaya yaptığımız yatırımlara nice bedeller ödemekteyiz. Gecemizi gündüzümüze katarak, alın terimizle kazandıklarımızdan fedakarlık yaparak ancak sınırlı ölçüde nimetlere sahip olabilmekteyiz. Peki sınırları olmayan ve genişliği hayal edilemeyecek olan bir nimete sahip olmak istemez misiniz? Öyleyse erteleme, öteleme. Darlıkta da bollukta da infak et. Öfkeni kontrol et. İnsanları affet ve hatalarından pişmanlık duyarak tövbe et. Bu fedakarlıklarının karşılığında şu müjdeye ulaşırsın: “Rabbinizin mağfiretine mazhar olmak ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup gökler ve yer kadar geniş olan cennete girmek için yarışın!” (Ali İmran, 3;133).

İyi bir kul olma yolunda atılacak her adım değerli ve kıymetlidir. Ertelemeden, gevşeklik göstermeden kararlı bir duruşla ilk adımı bu günden atmalıyız. Son nefesimizin yaklaştığı ve artık sahip olduğumuz imkanların tükenmeye başladığı bir anda iyilik yapmaya ne zamanımız kalır ne de yapacağımızın infakın bir anlamı kalır. Sağlığımız yerindeyken, haram ve helal arasında kaldığımızda helali tercih edebiliyor, cimrilik ile cömertlik arasında kaldığımızda cömertliği tercih edebiliyor, ibadetlerin edası ve ihmali arasında kaldığımızda ibadetlerin edasını tercih edebiliyor isek, bize kâr kalacak olan odur.

Son nefesini vermeye yakın bir anda kazandığın onca malı infak etmek istesen dahi sağlıklı ve dünyaya arzulu iken yaptığın infak ile aynı değerde değildir. Çünkü kendi elinle veremediğini ölümünden sonra vermeleri için yakınlarına vasiyet ediyorsun. Bu sınav senin... Başarılı olmak istiyorsan dinç ve diri iken, sağlıklı iken, vaktin varken iyi bir kul olmaya çalış. Ertelenen her iş ve amel bir temenniden ibarettir.

Ertelemen gerekiyorsa; günahları, kötülükleri, kin ve nefreti, gıybet ve dedikoduyu, intikamı, hasedi ve öfkeyi ertele.