Benyamin’den daha çok Bünyamin’in yaptığı yaralıyor insanı. Ya da yapmadığı… Ama ölüm var! Mahşer var! Hesap var!

Eğleniyorlar çılgınca!
Çığlıklara kulaklarını tıkıyorlar.
Müziğin sesini daha yüksek açıyorlar bedenleri parçalanan bebeklerin feryatlarını duymamak için.
Daha çok zevk!
Daha çok keyif!
Daha çok dünyalık!
Tıpkı evine misafir olarak gelen genç delikanlıları rezil emelleri için isteyen Lût (as)’un kavmi gibi:
Şehrin sapkın halkı sevinç içinde gelmişler de Lût onlara şöyle demişti; "Bunlar benim misafirimdir. Sakın beni utandırmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Beni rezil etmeyin!"
"Biz seni başkalarının işine karışmaktan engellememiş miydik?" diye cevap verdiler. 
"Ömrüne yemin olsun ki sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı." (Hicr 68,70), 
Aynı kandan, aynı dinden ve aynı dilden olmayanlar sokaklarda, meydanlarda tepki gösteriyorlar.
Onlar ise utanmıyorlar!
Mahcup olmuyorlar!
Umursamıyorlar!
Nübüvvetin emanet edildiği Muhammed Mustafa (sas) ile aynı kandan olan Ebu Leheb gibi… 
O kadar yakın nura ama karanlıklar içinde… 
Benyamin’den daha çok Bünyamin’in yaptığı yaralıyor insanı. 
Ya da yapmadığı…
Ama ölüm var!
Mahşer var!
Hesap var!
Bakın nasıl anlatıyor Rabbimiz akıbeti:
“Mümin erkeklerle mümin kadınları, kendilerini aydınlatan nurlarının önlerinde ve sağlarında koşarken gördüğünde, ‘Bugün müjdeniz içlerinde ebedi kalacağınız ve altlarından ırmaklar akan cennetlerdir.’ denilecektir. Asıl büyük kurtuluş budur. Münafık erkeklerle münafık kadınların müminlere ‘Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça istifade edelim’ diyeceği günde kendilerine, ‘Arkanıza dönün de orada (dünyada) bir nur arayın’ denilecektir. Onların arasına iç tarafında merhamet, dış tarafında azap bulunan kapılı bir sur çekilecektir. Münafıklar müminlere ‘Biz sizinle birlikte değil miydik?’ diye seslenecekler, müminler de şöyle diyeceklerdir:
'Evet ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, gözetleyip durdunuz, şüpheye kapıldınız ve Allah’ın emri (ölüm) gelip çatıncaya kadar kuruntular sizi aldattı; o çok aldatan şeytan sizi Allah hakkında yanılttı.” (Hadid, 12-14) 
Samimi değildiniz!
Güçten yana oldunuz!
Oynadınız, oyalandınız!
Ve gelecek olan geldi.
Şimdi bakalım kurtarabilecek mi sizi kuleleriniz ve kuyularınız!