Nesibe Şimşek/Manisa İl Vaizi

Hatay'dayız. 

Akşam saati, ortalık karanlık.

Bir evin enkazını kaldırmışlar, cenazeler yağmur gibi geliyor. Cenazeyi indirme, kefenleme, namaz, tekrar araca yükleme...Bitmeyen bir döngü var.

Ortamda ağlama sesleri, imamlarin "merhum/merhume için" başlayan niyetleri, tekbir, selam sesleri, "bu tarafta boş yer yok, diğer tarafa" nidaları, "bir kere yüzünü göreyim, öpeyim, sarılayım?" yalvarışları.

Bir aile getirdiler. Anne, baba, çocuk. Bir de bebek... Anneciğinin koynundan ayıramamışlar, öyle sarmışlar.

"Bebeği alın" dediler, "ayrı kefenlensin." 

Bir sürü görevliyiz. Günlerdir oradayız, dirayetliyiz, metanet kazandık sözde. Herkes dondu sanki bir an.. Herkes nefesini tuttu, kimse kıpırdamıyor, gözünü bebekten ayıramıyor. Gözünü kazayla kırpandan gözyaşları dökülüyor,  burun çekişler arttı, ortam olanca hızıyla akmaya devam ederken o an orada zaman yavaşladı. Sonra bir cesaret bebek annenin göğsünden yavaşça alındı, artık ağlamalar daha sesli, hıçkırıkla karışık. Öpen yanindakine veriyor.  Bebek sanki uyuyormuş da eğer biraz yüksek sesle ağlarsak uyanacakmış gibi, kucağına alan hıçkırığını tutuyor  Uyandırmaktan korkar gibi yavaşça elden ele gezdirildi, öpüldü, sarılındı. Kundağa sarar gibi kefenlendi. Bizim bebeğimiz oldu. O bebekten sonra kimsenin eskisi gibi olduğunu sanmıyorum. Değiştirdi o bebek bizi. 

Bebek cesedi görmek insani değiştirir çünkü.

Ona dokunmak da... 

Ama sadece bu değiştirmez insanı.

Depremin birinci yılı, Aksa Tufanı'nin dördüncü ayı... Ölen binlerce bebek var.

Bebekler ölürken ırkına, rengine, mezhebine göre filtreleyip ona göre üzülmek ya da üzülmemek de insanı değiştirir.

Bebekler ölürken hayata hicbir şey olmamışçasına, normal şekilde devam etmek de.

Bebekleri öldürenlere yardım eden şirketlerin ürünlerini umarsızca almaya devam etmek de.

Bebekleri öldüren demiri, çeliği, malzemeyi göndermek, öldürenlere yiyecek, içecek göndermek de. 

Tüm bunlar olurken seyirci kalmak da.

Bunlardan birini savunmak da. 

Ölümün her hali insanı değiştirir çünkü:

Ölümü görmek, ölümü koklamak, ölümü izlemek.

Ancak dikkatli olmak gerekir, zira her değişim iyi değildir. 

Zira bu değişimin sonunda ruh ölür, vicdan ölür, kalp ölür.