Bütün sene hasretle beklediğimiz, yolunu özlemle gözlediğimiz her anı, her mevsimi ayrı güzellikte olan mübarek Ramazan ayına kavuşmanın sevinç ve bereketini yaşıyoruz. Kendisinde Kur’an’ın nazil olmaya başladığı, farz olan orucun tutulduğu, sabır ve infak bilincinin arttığı ve nihayetinde bu ayı ihya edenler için fıtrata/asla rücu edilen mübarek ay: Hoş geldin Şehr-i Ramazan.

Müslümanların bulunduğu her coğrafyada, her kültürde farklı bir heyecan uyandırıyor Ramazan. Gurbette Ramazanı karşılamak da ayrı bir duygu. Bu cümleden olarak sizlere Sudan’da Ramazan ayının nasıl ihya edildiğini tasvir etmeye çalışacağım.

Öncelikle henüz ramazan gelmeden hazırlıkların başladığını ifade etmek gerekir. Evlerin girişleri, camları ve içi özenle süsleniyor Ramazan için. Herkes iftar vereceği sokağı düzenleyip iftar sofrası kurmak için temizlik yapıyor kapısının önünde. Küçük sokaklar özenle kumlanıp hafif ıslatılıyor. Zira böyle yapılmazsa çöl ikliminde tozlar kalkar ve misafirler rahatsız olur. Bu bakımdan bu ameliye oldukça önemli. Çocukların bu aya hazırlanmasına da ayrı bir parantez açmak gerek. Onlar da Ramazan ayının geldiğini hissettiriyor sizlere. Yaptıkları resimler, süslemeler ve duydukları tarif edilemez heyecan…

İşte geldi on bir ayın sultanı. Normal zamanlarda her daim kalabalık olan caddelerden, yollardaki yoğun araç trafiğinden eser yok Sudan’da. Sanki herkes kaybolmuş. Şehre dinginlik hâkim. Esasen bütün ramazan bunu gözlemlemek mümkün, hayat tabiri caizse adeta rölantiye alınıyor bu mübarek ayda. Camilerden, mescitlerden yükselen ezan sesleri ve ilk teravih. Sudan’da neredeyse bütün cami ve mescitlerde hatimle eda ediliyor teravih namazı. İmam ve müezzinin sesi dışarıda yankılanıyor. Camideki ses tıpkı ezanda olduğu gibi dışarıya aktarılıyor. Teravih namazı bittikten sonra biraz hareketleniyor çarşı pazar. Sahur vaktiyle birlikte yine minarelerden yükselen Teheccüd ezanları, biri bitiyor diğeri başlıyor. Anlatıldığına göre sahur yemeği bize göre biraz farklı. Bir tas süt, birkaç hurma ve su hepsi bu kadar. Ardından sabah ezanı. Şunu ifade etmek gerekir ki; Ramazan ayına mahsus mu bilinmez ama ezan, kamet, namazın kılınışı hoparlörden dışarıya aktarılıyor. Bu da ayrı bir güzellik katıyor Ramazan ayına. Mukabeleler de aynı şekilde sokakta yankılanıyor.

Ve iftar vakti. Türkiye’mizdeki bazı basın yayın organlarına da yansıyan ve bizzat yaşadığımız tarifi mümkün olmayan görüntüler. İnsanların evlerinin önüne, sokaklara, caddelere, yol kenarlarına kısacası Sudan’ın her bir köşesine kurmuş oldukları mütevazı ama samimi iftar sofraları. Eğer iftar saatine yakın aracınızla yahut yaya olarak sefer halindeyseniz sizi sofrasına davet eden misafirperver Sudanlıları her köşede bulmanız mümkün. Aracınızın önüne atılarak sizi durdurmaya çalışan ve iftar sofrasına buyur eden yüce gönüllü kardeşlerimiz. Sudan’da uzun zamandır yaşayan bir Türk’ün de ilk Ramazan anısı bu şekilde. İş yoğunluğu sebebiyle iftar saatinde yollarda, evine yetişmeye çalışıyor. Ancak aracını durdurmaya çalışan güzel insanlar. Ne olduğunu dahi anlayamıyor ve kendisini bir iftar sofrasında buluveriyor. İftar sofraları özenle hazırlanmış yemekte Sudan’ın geleneksel tatları: Hurma, full, patates-havuç ezmesi, nohut, salata, tavuk ve ana yemekleri aside. Ortalama 40 derece sıcağın altında tutulan orucun hararetini alan içecekler: Kerkede ve tebeldi. Yemekten sonra hep birlikte akşam namazı eda ediliyor. Namazın ardından tatlı bir kahve. Kırk yıl değil ömür boyu hatırı kalacak bir samimiyet. Ve o güzel sözleriyle sizi ağırlayıp uğurluyorlar: Menziluna menzilukum/Evimiz evinizdir, hayyuna hayyukum/mahallemiz mahallenizdir. Evet, ramazan ayı iliklerimize kadar nüfuz ediyor Sudan’da. Hazırlıklar, süslemeler, çocuklar, teravihler, teheccütler, oruçlar mukabeleler, iftarlar… Sudan’da Ramazan hayatın tam da merkezinde.