Üniversitenin Ayasofya Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen panelde, Necip Fazıl'ın edebi kişiliği ve Ayasofya'nın müzeden camiye çevrilmesi konusundaki hassasiyeti ele alındı.

Etkinliğe katılan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Kısakürek'in 1965'te yaptığı Ayasofya konuşmasının metninden alıntı yaparak, usta şairin o günkü hitabında bugünü öngördüğüne dikkati çekti.

Kısakürek'in derdinin sadece Ayasofya'nın yeniden cami olarak açılması olmadığına vurgu yapan Yılmaz, "Necip Fazıl aynı zamanda Ayasofya üzerinden bir medeniyet tasavvuru yaptı. Bu yüzden konferansında, 'Ayasofya zaten açılır ama önce ruhlarımızın açılması ve kendimizi idrak etmeliyiz.' diyordu." ifadesini kullandı.

Coşkun Yılmaz, Kısakürek'in hem yaşarken hem de ölümünden sonra kıymeti bilinen ve daha çok artan bir edebiyatçı olduğunun altını çizerek, "Bana göre Necip Fazıl'ı Necip Fazıl yapan şey, istediği şeylerin mücadelesini vermesi, zihniyet değişimi mücadelesinin içinde olması ve onun bir zihniyet savaşçısı olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Necip Fazıl'ın aksiyonu çok farklıdır"

Yazar Celal Fedai ise Necip Fazıl'ı anlamanın en iyi yolunun, poetik ve politik aksiyonunu döneminin şairleriyle kıyaslamaktan geçtiğini aktardı.

Usta şairin, kendi döneminde yaşayan diğer şairler gibi değişim peşinde koştuğunun altını çizen Fedai, "Diğer majör şairler gibi Necip Fazıl, bu aksiyonunun bedelini ödemiştir. Yaşadığı dönem de onu bu değişikliği aramaya zorlamıştır. Önce Kaldırımlar şiirini yazan biri daha sonra nasıl politik bir şair oluyor, bunu irdelememiz lazım." dedi.

Fedai, Kısakürek'in Ayasofya üzerine gerçekleştirdiği aksiyonun önemine dikkati çekerek, "Necip Fazıl'ın aksiyonu çok farklıdır. Döneminin birçok şairinde onunki gibi bir aksiyon ruhu göremeyiz. Bu yüzden onun, zamanında yaşamış diğer şairlerle mukayese edilmesi şarttır. Bu mukayese henüz Türk edebiyatında yapılamadı." diye konuştu.

- "Necip Fazıl'ın Ayasofya'nın yeniden açılması sürecindeki rolü çok büyük"

Şair, yazar Beşir Ayvazoğlu ise dönemin milliyetçi ve mukaddesatçı tüm aydınları gibi Kısakürek'in de Ayasofya üzerine hassasiyeti olduğunu vurgulayarak, "O zamanlar devletin Ayasofya'yı yeniden açmak için gücü yoktu. Bir de bunun gerçekleşmesi için sürecin hazırlanması gerekiyordu. Şairler ve edebiyatçılar bu süreci bugüne kadar hazırladılar. Necip Fazıl'ın bu süreçteki rolü tartışmasız çok büyüktür. Hatta akranlarına kıyasla çok daha fazladır." ifadesini kullandı. Necip Fazıl Kısakürek'in edebi kişiliğine de değinen Ayvazoğlu, usta şair hakkında etraflıca yazılmış bir biyografi çalışmasının henüz bulunmadığının altını çizdi.

Ayvazoğlu, başarılı edebiyatçının Büyük Doğu hareketiyle tanınmasına karşılık ilk zamanlarda Batıcı bir şair olduğuna vurgu yaparak, "İlk şiirlerinde kullandığı ifadelerde Batıcı bir hava görebiliyoruz. Mesela Kaldırımlar şiirini Charles Baudelaire'den etkilenerek yazmıştır." dedi.

Kısakürek'in hayatının Abdülhakim Arvasi ile tanıştıktan sonra değiştiği düşüncesine karşın, asıl değişimi Çile şiirinde yaşadığını belirten Ayvazoğlu, "Şiirini ilk olarak Senfonya adıyla yazıyor ve buradaki 'Diz çök ey zorlu kader' mısrasında Necip Fazıl'ın ferdiyetçi yönünü görüyoruz. Daha sonra şiirini Çile olarak değiştirince bu dizeyi 'diz çök ey zorlu nefs' şeklinde değiştirip tasavvufi özelliğini ortaya çıkarıyor." diye konuştu.

Etkinliğe Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı da katıldı.

Editör: Ömer Ceylan