Diyanet İşleri Başkanlığınca yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadelede alınan önlemler doğrultusunda camilerde cemaatle ibadete ara verilen dönemde, insanlar namazlarını evlerinde kıldı.

Ramazan ayında da cemaatle ibadete kapalı olan camilerde, Kadir Gecesi'nde minarelerinden dualar ve salavatlar yükseldi, tutulan oruçların kabulü ve insanlığın virüsten kurtulması için dualar edildi.

Salgının kontrol altına alınmasının ardından "yeni normal" dönemiyle birlikte 29 Mayıs Cuma günü belirlenen cami, mescit ve açık alanlarda, fizikî mesafe kuralına uyularak korona sonrası ilk Cuma namazı kılındı.

Sonrasında normalleşme süreciyle birlikte kademeli olarak ibadete açılan camilerde öğle ve ikindi namazları kılınmaya başlandı.

Camilerden, vatandaşların seccadelerini yanlarında getirerek ve fizikî mesafeye dikkat ederek namaz kılabilecekleri anons edildi.

Minarelerden, "Koronavirüs tehlikesi henüz bitmedi, evlerde kalın!", "Cuma namazı için seccadenizle gelin!" gibi uyarı ve bilgilendirmeler yapıldı.

Camilerden yapılan bu anonslar, 15 Temmuz'da silahlı terör örgütü FETÖ kalkışmasında camilerden yükselen salaları akıllara getirdi.

- Sağlığınız için evde kalın

Anadolu Ajansına açıklamalarda bulunan Sultanahmet Camii Başimam Hatibi Hasan Kara, Müslümanların hayatının merkezinde yer alan camilerin aynı zamanda bir alamet olduğunu söyledi.

Kara; "Bir yerde minare gözüküyorsa, insanlar; 'Burası Müslüman köyüdür.' öngörüsünde bulunur." dedi.

Minare kelimesinin Türkçe'ye Arapça "nur saçan" anlamına gelen "menar" ya da "münir" kelimesinden geldiğini aktaran Kara; "Minare, bir bölgenin, bir şehrin Müslüman olmasını gösteren en büyük alamettir, alemdir yani." ifadelerini kullandı.

Minarelerin cami içerisindeki mihrap, minber, kürsü kadar hatta onlardan daha fazla fonksiyon icra ettiklerini kaydeden Kara, şöyle devam etti:

- Minare, eğri dünyanın en doğru yapıtıdır

"Minare, eğri dünyanın en doğru yapıtıdır. Allah'ın birliğini ifade eden direktir bizim için, arşa kadar gider. Bizim kültürümüzde minarenin çok büyük bir önemi var. Günde 5 vakit; insanların kalbine, evlerine, iş yerlerine, arşı alaya 'Allah-u Ekber' diye Allah'ın adı bütün kâinata ilan edilir. Müslümanların bulunmuş olduğu bölgelerde ezanın hâkimiyeti vardır minarelerin vesilesiyle."

- Bizim hayatımızın her safhasında mescidin, caminin mutlaka bir fonksiyonu, bir icrası vardır

Pandemi sürecinde camilerde namaz kılınamasa da minarelerden ezan seslerinin hiç kesilmediğini dile getiren Kara, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bizim hayatımızın her safhasında mescidin, caminin mutlaka bir fonksiyonu, bir icrası vardır. Pakistanlı şair Muhammed İkbal; 'Ya Rab, hayatımın sonunda minare gölgesinde bir kabir istiyorum senden.' demiş. Allah bizi bu minarelerin dibinde yaşatsın inşallah. Osmanlılar minare noktasında dünyanın en zarif mimarisini yapmışlar, muhteşem minareler. Tepesinde bir alem var; hilaldir o, bizim özgürlüğümüzün bir göstergesidir, arşa yükseliyor. Minaredeki hilal durduğu müddetçe, burada bu millet esir edilemez elhamdülillah, ezanlar devam ettiği müddetçe bize bir esaret vurulamaz."

Editör: Mehmet Çalışkan