Kendisi için hedef olarak seçtiği değerler belirler yol yürüyenin motivasyonunu. Sonra sahip olduğu ahlakı şekillendirir yürüyüş tarzını. Bu dinamikleriyle kurar dünyasını. Dışardan bakanların onay ve beğenileri etkiler gidiş istikametini.

İmar etmesi, tamir etmesi gerekenleri atlayıp geleceğini inşa etmeye odaklanmıştır insan. Hedefine ulaşmak için de her yolu mübah görmüştür. Bu uğurda en kutsalı araçsallaştırmakta da bir beis görmemiştir. Cennetten bir köşe olarak sunmuştur elindekini, bazen bir ev olmuştur bu, bazen de bir söz. Pazarlanmaya müsait hale getirilmiştir her şey. Oysaki tamir edilecek çok yanlarımız vardı. Çok yıpranmış ve çok yıpratmıştık. Bedenlerimizi güzelleştirmek için ruhumuzdan kesmiştik. Sonra sarsıldık, ruhumuza tutunacaktık ki kolonlarının kesildiğini fark ettik. Aslında kendimiz kesmiştik ama bir gün tutunma ihtiyacı duyacağımızı hiç düşünmedik.

Gönül dağımızdaki mağaramıza çekilip ruhumuzu tamir edecektik ama araziye uyum sağlamak daha karlı geldi bize. Gönülden gönüle giden ama kimsenin bilmediği her yolu pazara döktük. Sahip olduğumuzu zannettiğimiz yüklerimizle reklam ettik kendimizi. Altında ezilsek de yüklendiklerimizin çok gözükmesini hep arzu ettik ve böylece mutlu olacağımızı zannettik.

Yeni bir imar politikasına start vermek için en azından bir fırsat bulabiliriz ya da alışkanlıklarımızla enkazımızı büyütürüz. Kendi ellerimizle biriktirdiğimiz dünyanın enkazı bizi tehdit ediyor. Fazlalıklardan kurtulmanın, iyiye doğruya hakka giden yolda engelleyen ne varsa kaldırmanın ne kadar da gerekli olduğunu anladık.

Günahsız bir çocuğun gözünden yansıyan ışıltıyla geleceğe dair yağmur yüklü umutlarımız var. Irkı, dini, rengi ne olursa olsun bütün insanların insanca yaşayacağı, yer yüzünün herhangi bir yerinde zulüm altında inleyen bir tane insan kalmayıncaya kadar çalışma adına ruhumuzun tamire ihtiyacı var.

Varlığımızın amacına yaratılışımızın gayesine dönerek tamir edebiliriz bütün kırdıklarımızı. Bir deniz yıldızını daha hayata bağlayabiliriz tabii hayatın sadece nefes almaktan ibaret olmadığını bilerek. Hakikatle besleyebiliriz sevgimizi yapmacık bütün kirlerden temizleyerek. Tamir edebiliriz bütün dökük yanlarımızı ilmek ilmek işleyerek.

Sesimizi duyanlar olacaktır elbet. Yeter ki ruhumuzun sesine kulak verelim. Samimi, sıcak bir dokunuşla gelecektir özlenenler. Gönülden gelen sese kulak verecektir derinde bekleyenler. Sandıklarımızda tozlanmış hatta çürümeye terk edilmiş ecdattan emanet değerlerle dirilecektir ruhlarımız. Sevgi yeşerecek, saygı kuşatacak ve inançla anlam kazanacaktır hayat.