İftar ne anlama gelmektedir?

"Oruç açma, oruçluya orucunu açtırma, oruç bozma, oruç tutmama, oruca aykırı bir davranışta bulunma" anlamlarına gelen iftar kelimesi, yaygın olarak, oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması için kullanılmaktadır.

Allah Resûlü (sas) iftarla ilgili tavsiyeleri nelerdir?

İftar vakti, müminler için sevinç ve huzur vaktidir. Bu vaktin girmesiyle Allah’ın rızası için açlığa, susuzluğa, orucun sıhhatine zarar verecek tutum ve davranışlara karşı sabreden, oruca özel yasaklardan uzak durmayı başaran ihlâslı gönüller için bütün bu yasaklar kalkar. Bu vakit, Resûlullah’ın (sas), “Şüphesiz her iftar vaktinde Allah tarafından (cehennem ateşinden) azat edilenler vardır. Bu (azat etme işlemi Ramazan"da) her gece olur.” (İbn Mâce, Sıyâm, 2) sözleriyle ifade ettiği üzere, bağışlanma vaktidir. Yine Hz. Peygamber, “...Müminin iki sevinci vardır: Birisi iftar vaktinde orucunu açtığı andaki sevinci, diğeri Rabbine kavuştuğu zaman orucunun (mükâfatından kaynaklanan) sevincidir.”  (Müslim, Sıyâm, 163) buyurmuştur.

  • Ramazan ayının müstehap olan uygulamalarından bir tanesi de  iftarlarımızı acele yapmak, akşam namazını kılmadan önce oruçlarımızı açmaktır.
  • Allah Resûlü (sas) akşam namazını kılmadan önce orucunu birkaç yaş hurmayla, yaş hurma bulamadığı zaman kuru hurmayla , o da yoksa birkaç yudum suyla açardı. Orucu hurma gibi tatlı bir şeyle açmak ise mendup , başka bir deyişle hoş bir davranıştır. Resûlullah’ın (sas) kış günlerinde kuru hurma ile yaz günlerinde ise su ile orucunu açtığına dair rivayetler de vardır.
  • Peygamberimizi (sas) sahura kalkmayı teşvik edip iftar yapmaksızın iki orucu ((visâl orucu)) birbirine eklemeyi de yasaklamıştır.
  •  Bununla beraber, orucunu açacak kimselere özellikle fakirlere iftar yemeği verilmesini teşvik etmiştir Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: “Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı kadar sevap elde eder. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm, 82)

Enes b. Mâlik"ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) insanlarla birlikte iftar ettiğinde şöyle derdi“Yanınızda oruçlular iftar etsin. Yemeğinizi iyiler yesin ve üzerinize melekler insin.” (Dârimî, Savm, 51) onun bu teşviki, iftar davetlerinin sadece zenginler arasında bir gösteriş yarışı haline gelmesini önleyici bir uyarı mahiyetindedir. İhtiyaç sahiplerine kadar uzanan bu iftar daveti, İslâm dininin güçlendirmeye çalıştığı kardeşlik ve sosyal dayanışma ilkesinin bir gereği olduğu gibi oruç ibadetinin kazandırdığı kalp inceliğinin ve diğerkâmlığın da tabii bir tezahürüdür.

Bir de iftar da yapılan dua vardır ki, bu dua, oruç tutan kişinin ibadet bilincini güçlendiren ve Allah katında özel bir konuma sahip bu ibadeti yerine getirmenin şükrünü içeren bir anlam taşımaktadır. Resûl-i Ekrem de, oruçlunun iftar anında yapacağı duanın geri çevrilmeyeceğini müjdelemiş ve kendisi de, "Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttuk, Senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü Sen her şeyi işiten ve bilensin" şeklinde dua etmişlerdir.


 


 

Editör: Hüsne Yılmaz