Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen panele Nevşehir İl Jandarma Komutanı Yüksel Yiğit, Nevşehir İl Emniyet Müdürü Mehmet Artunay, Nevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, akademisyenler, daire amirleri, din görevlileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

İstiklal Marşı'nı müteakip Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program NEVÜ İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin ilahi dinletisi ile devam etti.

Panelin açış konuşmasını yapan İlahiyat Fakültesi Dekanı ve panel moderatörü Prof. Dr. Zülfikar Durmuş şunları kaydetti:

“Allah (c.c.) insanı akıl ve irade gibi çok üstün meziyetlerle yarattı. Fakat insanoğlu Allah’ın kendisini akıl ve irade nimetiyle yaratmasına rağmen, hakikate ulaşmada ciddi sorunlar yaşadı. Allahu Teâlâ bu gerçeği bildiği için insanoğlunun içinden nice peygamberler lütfeyledi. Bu peygamberlerin son halkasını da âlemlere rahmet olsun diye gönderilen Hz. Muhammed (s.a.s.) oluşturdu. Bundan böyle insanoğlu Peygamberin öğretileri ve Kur’an-ı Kerim’le baş başadır.

Bu kısa zaman diliminde de olsa Peygamberi anmak değil anlamak, daha da ötesi Peygamberin o güzel ahlakını hayata taşımak için buradayız. Bir toplumun geleceği çocuklar ve gençlerle alakalı bir durumdur. Eğer çocuklarımızı ve gelecek nesillerimizi oluşturan gençlerimizin, bedenlerinin meşru ihtiyaçlarını karşıladığımız kadar ruhlarının ihtiyaçlarını da karşılayamazsak yani gençlerimize dini, milli ve sahih geleneğimizi öğreterek yetiştiremezsek ileride ciddi sıkıntılara maruz kalabiliriz.  Nitekim günümüzde İslam dünyasının içinde bulunduğu bu buhranlı durum bunun açık bir göstergesidir. O bakımdan Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimiz (s.a.s.) başta olmak üzere birçok genç peygamberden bahsedilir. Bunlardan birkaç tanesinden bahsetmek gerekirse Hz. İbrahim ve Hz. İsmail örnek gösterilen peygamberlerdendir. Hz. İbrahim “genç” olarak nitelendirilen bir peygamberdir. Putları kıran, tevhit mücadelesinin sembol ismi haline gelen, tek başına bir ümmet olan peygamberdir Hz. İbrahim. Hz. İbrahim’den İsmail dünyaya gelir ve eşsiz tevekkül anlayışına sahip annesi Hacer’in terbiyesinde büyüyen Allah’a itaat eden ve Allah’ın buyrukları karşısında teslimiyetçi bir kişilik kazanır İsmail. Dolayısıyla bugün İslam dünyası olarak bizler İsmaillerimizi yetiştiremediğimiz sürece iki yakamız bir araya gelmeyecektir. Her bir Müslüman gencimiz İsmail olmak zorundadır.”

İlahiyat Fakültesi Dekanı ve panel moderatörü Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, konuşmasının ardından sözü panelist İl Müftüsü Yakup Öztürk’e bıraktı.

Müftü Yakup Öztürk konuşmasına Mehmet Akif Ersoy’un “Bir Gece” şiiri ile başladı.

Müftü Öztürk, Mehmet Akif’in şiirinden örneklerle Hz. Muhammed’in (s.a.s.) kısa bir zamanda insanlığı buhranlardan kurtardığını, cehalet toplumundan bir medeniyet toplumu inşa ettiğini ifade etti. Bugün de buhranlardan, sıkıntılardan kurtulmanın yolunun onu tanımak, anlamak ve yolunu, metodunu, sünnetini ahlakını tatbik etmekten geçtiğini söyledi.

Öztürk şöyle devam etti:

“Allah’ın sevgisine ulaşmanın yolu da Hz. Muhammed’e (s.a.s.) tabi olmaktan geçiyor. Ona bakın, aynısını yapın. Hz. Muhammed’i (s.a.s.) anlayabilmek için onun dünyayı teşrif ettiği zaman olan cahiliyet dönemine bakmak ve gerçekleştirdiği değişim ve dönüşümü, hasımların hısım, düşmanların dost, insanların kardeş olduğunu görmek lazım ki o zaman onun büyüklüğünü anlayabiliriz. Sevgili Peygamberimiz herkese örnektir. Öksüz olan, onun öksüzlüğüne baksın. Yetim olan, onun yetimliğine baksın. Tüccar olan, onun ticaretine baksın. Bekâr bekârlığına, evli olan onun evliliğine baksın, komşu olan onun komşuluğuna baksın. Baba olan onun babalığına baksın. Hepsinde en güzel örnekler ondadır. Bu salonu dolduran siz gençler onun gençliğine bakın. Gençliğini nasıl geçirmiş? Sevgili Peygamberimiz gençleri çok severdi. Onları okumaya teşvik etti. İlim ve irfan sahibi yaptı. Doğru, dürüst, çalışkan, güvenilir ve cesaretli birer genç olarak yetiştirdi. Sevgili Peygamberimizin etrafına kümelenen, İslam’ın temelini atan, canını ve malını ortaya koyanlara baktığımızda çoğunluğunun 15-25 ve 35 yaşlardan oluştuğunu görürüz. Sevgili gençler siz de İslam’a ve insanlığa çok güzel hizmetler yapabilirsiniz.”

İl Müftüsü Öztürk, konuşmasını Arif Nihat Asya’nın “Fetih Marşı” şiiri ile bitirdi.
 
Ardından İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Işık “Hz. Muhammed (s.a.s.)  Gençlerle” başlığı adı altında sunum yaptı.

Doç. Dr. Işık: “Hz. Muhammed (s.a.s.) gençlerle derken, o bu davayı omuzlarken, göğüslerken gençleri yanına almıştır. Peygamberimiz olgunluk dönemine geldiğinde de büyük bir yük yüklendi ve yükü çok ağırdı. Hiç kimse kendisini bilmezken ve ticaretle uğraşırken onu sıradanlıktan ayıran şey emin ve güvenilir biri olmasıydı. Çok zeki ve akıllıca çözümler üretir, hiç kimseyi kırmaz ve herkesi memnun ederdi. Hiç kimse ondan zarar görmez, o kimseye zarar vermezdi.” dedi.

“Gençlerin Dini Vecibeleri”  başlığı adı altında konuşan İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. M. Rahmi Telkenaroğlu ise şunları kaydetti:

“Bana göre gençlerimizin nasihatten çok örnek insana ihtiyacı var. Ellerinden tutup, onları sağlam karakterli, İslam’ı doğru yaşayan ve İslamiyet’e göre hayatını yaşayan insanlara ihtiyacı var.  Kur’an-ı Kerim’in insanları tasnif etmesi, taksim etmesi hiçbir şekilde bir etnik, yaş, kabile, cinsiyet veya renk esasına göre değildir. Allah (c.c.) insanları öncelikle insan üst kimliği sonra mümin ve kâfir alt kimliğine bağlı olarak tasnif ve taksim eder.

Gençlerin yaşlılara göre dezavantajı çok. Örneğin camiye gidilmesi gerektiği zamanda bir genç önünde birçok seçenek var iken camiye gitmeyi tercih ediyorsa bu bilinçli bir tercihtir. Yaşlılar gibi zorunlu bir tercih değil. Camilerimizi genelde yaşlılar doldurmaktadır. Yaşlının ibadeti mum ise, gencin ibadeti güneş gibidir. Elbette ki bir işi bilinçli bir şekilde yapan ile zoraki yapan arasında kalite ve değer bakımından fark vardır. Her dinin mana ve ruh boyutu olduğu gibi bir şekil boyutu vardır. Hristiyan pazar günü kiliseye, Yahudi cumartesi günü havraya gider ve Müslüman da cuma günü camiye gider. Şekil manayı koruyan bir iskelet gibidir. Şekil manayı koruyan bir deri gibidir. O deriyi soyar ve o iskeleti içinden alırsan o ruh bünyesi çöker.”

Konuşmaların ardından moderatör Prof. Dr. Zülfikar Durmuş tüm panelistlere ve dinleyicilere teşekkür ederek oturumu kapattı.


 

Editör: Mehmet Çalışkan