Hz. Muhammed’e iman etmenin ayrılmaz bir unsuru, onun “peygamberlerin sonuncusu (hâtemü’n-nebiyyîn)” olduğuna inanmaktır. Bu konuda Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır: “Muhammed sizden herhangi birinin babası gibi sıradan bir insan değildir. O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur” (Ahzâb 33/40). Hadislerde de Hz. Muhammed ile peygamberliğin sona erdiği hususu herhangi bir yoruma imkân vermeyecek kesinlikte ifade edilmiştir. İslâm âlimleri de bu konuda icma etmiştir.

Bu husus aynı zamanda, Hz. Peygamber’den itibaren nübüvvetin ürünü olan hakkın yaşanması ve yaşatılması görevinin İslâm ümmetine tevdi edildiği ve kıyamete kadar böyle devam edeceği anlamına gelmektedir. İslâmiyet’in başlangıcından zamanımıza kadar gelen tarihî süreç, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) son peygamber olduğunu kanıtlamıştır. Saadet asrından bugüne kadar dünyanın çeşitli bölgelerinde “peygamber” diye ortaya çıkanların hiçbiri ciddiye alınmamış ve bunlar kendi sahtekârlıklarıyla baş başa kalmıştır. Bu da Muhammed aleyhisselâmın “hâtemü’n-nebiyyîn” oluşunun sosyolojik bir kanıtıdır.

SÖZÜN ÖZÜ

İman ve mefkûre ile yetişen nesillerin hem kendilerini, hem de milletleri ve insanlığı yükseltmeleri ilmî ve tarihî bir hakikattir.

Prof. Dr. Osman Turan

Editör: Mehmet Çalışkan