Prof. Dr. Ali Erbaş
Diyanet İşleri Başkanı
Diyanet Aylık Dergi Eylül 2022

Son yıllarda sıkça karşımıza çıkan kavramlar arasında yer alan dijital çağ; bilginin, iletişimin, erişimin temel unsurlar olduğu ve bu unsurları kuşatan becerileri gerekli hâle getiren bir dönemi ifade etmektedir. Bu dönemde toplumların hızlı ve kapsamlı etkileşimi, çağa uyum için gereken unsurların gelişimini ve dönüşümünü de alabildiğine hızlandırmıştır. Bilişim teknolojileri hayatın her alanına daha fazla nüfuz etmiş, buna paralel olarak dijital dünyanın kendi araçları üzerinden bilgiye ulaşma ve bu bilgiyi kullanabilme becerisini kazanma artık temel gereklilik haline gelmiştir. Böylece zaman, mekân gibi kısıtlayıcı kavramların etkisini ortadan kaldıran dijital dünyanın kazançlarıyla donanmış bilgi toplumunun farkındalığı iyice belirginleşmiştir.

Sınırları belli olmayan dijital dünya, sınırları belli birçok unsuru etkisizleştirmiş ve hayata yeni iletişim imkânları taşımıştır. Toplumun temel dinamiklerden olan eğitim de bu süreçte, doğal olarak içinde bulunulan dönemin özelliklerinden etkilenmekte, hatta değişimin odağında yer almakta, eğitim kurumları da kendilerini yeniden konumlandırma mecburiyetinde kalmaktadır. Yeni teknolojiler, yeni bir dönemin de başlangıcını teşkil ederek yeni öğrenme biçimleri ve ortamları oluşturmakta, eğitimin bütün süreçlerini büyük oranda değiştirmektedir. Gelişen teknolojiye bağlı olarak hemen her sahada yaşanan bu değişimlerle oluşan yeni iletişim biçimleri, sonuçta insanı ilgilendiren her meseleyi çok geniş açılardan ele almayı zorunlu hâle getirmektedir.

İçinde bulunduğumuz zaman; başta amaç, içerik, öğrenme ve öğretme süreci olmak üzere eğitimin bütün unsurlarını, hatta öğrenci öğretmen iletişiminden din görevlisi cemaat ilişkisine kadar bütün iletişim biçimlerini dikkate almayı gerektirmektedir. Bu noktada fert ve toplumlar için en önemli unsur muhakkak ki eğitimdir. Eğitim, aklı ve iradesi olduğu için sorumlu olan insanın kendini tanımasına, geliştirmesine yardım etmektedir. Sadece yaratıcısına karşı değil, bununla birlikte kendisine, çevresine, genel olarak yaşadığı topluma karşı sorumluluğunu hatırlatmakta ve insanın bilimsel bilgiler ve beceriler kazanmasını, millî ve manevi değerlerini öğrenmesini sağlamaktadır. Nitekim geçmişten günümüze kültür ve medeniyetlerin gelişmesi ancak eğitim aracılığıyla mümkün olabilmiş, millî, manevi değerleri ve evrensel kültürü oluşturan unsurlar ancak eğitim sayesinde kalıcı hâle gelebilmiştir.

Eğitim, ülkelerin ekonomik, sosyal, kültürel alanda kalkınabilmesi için ihtiyaç duyulan nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde de birinci derecede etkilidir. Eğitimden, gerek bireysel gerekse toplumsal beklentilerin her zaman en üst düzeyde olmasının sebebi onun bu özelliğidir. Bu nedenle eğitimin amacı, değerlerine bağlı, milletine ve insanlığa faydalı, akıl, irade ve vicdanını yerinde kullanabilen erdemli insanlar yetiştirmek olmalıdır. Bu amaca binaen dinimiz, beşikten mezara kadar uzanan bir süreçte istisnasız herkesi öğrenme ve öğretme etkinliğine dâhil etmektedir. Kur’an-ı Kerim’in Müslümanlara herhangi bir cinsiyet ayrımında bulunmadan yüklediği ilk mükellefiyet de eğitimle ilgilidir.

Muallim/öğretmen olarak gönderildiğini beyan eden Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) eğitim anlayışının temelinde de sadece belli kesimlere ya da belli yaş grubundaki insanlara değil eğitim almaya müsait, öğrenebilir durumda olan herkese ulaşma ilkesi yer almıştır. Hicretten hemen sonra bir mescit inşa ettiren Hz. Peygamber (s.a.s.), zamanı ve imkânları en güzel şekilde kullanarak eğitim-öğretim faaliyetlerini yaygın hâle getirmek için bu mescitte ayrı bir bölüm yaptırmış, bu bölümde bizzat dersler vermiş ve eğitim maksadıyla bazı sahabileri görevlendirmiştir.

Bilgi ve eğitime bu denli değer veren bir inancın mensupları olarak bugün dinî tebliğ ve irşad noktasında dijital dünyanın sağladığı imkânlardan azami derecede istifade etmek, erdemli insan, faziletli toplum ve huzurlu dünya mefkûresini gerçekleştirmeyi kendisine gaye edinen bir teşkilat olarak bizler için önemli bir sorumluluktur. Böylece Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye çizgisinde, sahih bir din anlayışıyla sunulan din eğitimi ve irşat hizmetleri daha verimli olabilecektir. Diğer taraftan taşıdığı risklerle birlikte teknolojinin sağladığı imkânları görmezden gelmek, bir anlamda küreselleşen dünyada dijital dönüşüme direnç göstererek değişimin gerisinde kalmak olacaktır. Zira günümüzde yaşanan dönüşüm, devamlı ve dinamik bir süreçtir. Bu süreç, İslam dünyasındaki dinî teşkilatlar arasında örnek bir kurum olma hüviyetine sahip Diyanet İşleri Başkanlığı için de oluşan yeni fırsatları görmeyi ve temel ahlaki değerler doğrultusunda dijital teknolojileri daha etkin kullanarak her bakımdan daha donanımlı ve bilgili hâle gelmeyi ifade etmektedir. Bilgi, insan için değerli bir imkan ve devasa bir güçtür. Kur’an-ı Kerim’e göre insanın diğer varlıklardan üstünlüğü (Bakara, 2/30-31.), onu ayrıcalıklı kılan özellikler olarak ruhi kabiliyetleri, aklı ve bilgisidir. (Zariyat, 51/56; Mülk, 67/2.) Bilenle bilmeyen bir değildir. (Zümer, 39/9.)

Esasen başarılı ve etkili bir eğitimin temel referansı olan bilgi, insanın aklıyla kavrayabileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününü ifade etmektedir. Eşyanın hakikatini idrak etmek için bilgiye ihtiyaç vardır. Düşüncenin gerçeğe uygun olması veya bir şeyin suretinin akılda hâsıl olması için bilgi gerekmektedir. Doğası gereği göreceli bir kavram olan; zamana, kültüre, coğrafyaya göre değişen ve farklı şekillerde tanımlanabilen bilgi, günümüzde yaşanan dijital dönüşümün de bir anlamda çıkış noktası ve hızlandırıcısıdır. Bugün bilginin hızlı bir şekilde yayılması, hayatın merkezinde daha fazla yer almak suretiyle etkisini her alanda daha güçlü hissettirmesi; teknolojik unsurlar vasıtasıyla kolayca erişilebilir olmasından ve bilgi kaynaklarına ulaşımda sınırların ortadan kalkmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum aynı zamanda bilgiyi doğru kaynaktan alabilmenin, bilginin değeri bakımından sorgulayıcı bir yöntemle değerlendirme yapabilmenin ve bilginin kullanımı noktasında doğru hareket edebilmenin önemini daha da artırmaktadır.

Editör: Mehmet Çalışkan