Çeşitli temaslarda bulunmak için beraberindeki heyetle Bulgaristan’a giden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bulgaristan’ın Burgaz şehrinde bulunan ve en önemli Osmanlı miraslarından biri olan Aytos Sultan Beyazıt Veli Camii’nde hutbe irad etti, ardından Cuma namazı kıldırdı.

Başkan Erbaş, hutbesinde şunları kaydeti:

Cenab-ı Hakk’ın kullarına bahşettiği en değerli nimetlerden biri de merhamet duygusudur. Merhamet, Rabbimizin “Rahman” isminin bir tecellisidir. Merhamet, kalp inceliği ve gönül yumuşaklığıdır. Şefkatli ve insaflı davranmaktır. Merhamet, kalpleri kin, öfke ve intikam gibi hastalıklardan temizlemektir. Gönülleri sevgi, saygı ve affın güzelliğiyle tezyin etmektir.  Can taşıyan her bir varlığa hatta bütün kâinata muhabbet nazarıyla bakmaktır. 

Aziz Müminler!

Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sas)’in en belirgin özelliği onun merhamet ve şefkatidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in davranış şekli şöyle anlatılmaktadır. “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.”

Allah Resulü (sas), “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en güzel davranandır.” buyurarak eşlerin birbirlerine karşı insaflı ve merhametli olmalarını emretmiştir. “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar.” müjdesiyle dua ve bereket vesilemiz olan yaşlılara güzel muamelede bulunmayı tavsiye buyurmuştur. Resul-i Ekrem (sas)’in çocuklara karşı olan şefkat ve muhabbetini ise çocukluğunu Peygamberimizin yanında geçiren Hz. Enes (ra) şöyle anlatmaktadır: “Allah Resulü, beni bir kez olsun azarlamadı, kalbimi kırmadı. Bana karşı sürekli ‘evladım’, ‘yavrucuğum’ gibi gönül alıcı, sevgi dolu ifadeler kullandı.”

Aziz Müminler!

“Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.” buyuran Resulüllah (sas)’in şefkat ve merhametinden bütün canlılar gibi hayvanlar da nasibini almıştır. Rahmet elçisinin insanlığa takdim ettiği ilkeler üzerinde yükselen İslam medeniyetinde hayvanlara şefkat ve merhamet gösterilir. Onların uygun ortamlarda yaşama ve barınma hakları gözetilir. Ancak hayvanların hakkı korunurken, mükerrem bir varlık olan insanın zarar görmesine de izin verilmemelidir.  İnsan hayatını tehdit eden hayvanlar cadde ve sokaklarda başıboş bırakılmamalıdır. Hastalık riski taşıyan veya saldırgan hayvanlardan başta çocuklarımız olmak üzere insanlarımızı korumak, bunun için gerekli tedbirleri almak hepimizin sorumluluğudur.

Aziz Müslümanlar!

Şiddet, öfke, kin ve nefretin yürekleri işgal ettiği günümüzde merhamet medeniyetinin birer mensubu olarak bize düşen, Rahmet Peygamberinin mesajlarına yeniden sarılmaktır. “Ben ancak rahmet olarak gönderildim.” buyuran Allah Resulü’nün ilim, hikmet ve irfan mektebinde gönüllerimizi eğitmektir.

O halde geliniz! Asrımızın en büyük hastalığı haline gelen merhametsizliği bir tarafa bırakarak; eşimize, çocuğumuza, ana babamıza, yaşlılarımıza, çevremize ve bütün canlılara karşı vicdanlı ve merhametli olalım. Gönlümüzde merhamet pınarları çağlasın daima. Kalbimizde merhamet adlı bir çınar büyüsün. Şefkat ve rahmet kaplasın dört bir yanımızı. Ailemiz ve toplumumuz merhamet ocağı olsun.

Peygamber Efendimiz’in (sas)’in şu hadisi ne kadar manidardır: “Merhamet edene Rahman olan Allah da merhamet eder. Siz yerdeki bütün mahlukata merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.”

Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz bizleri yaratılışta eş kılmıştır. Bütün insanların aslı birdir, aynı özden yaratılmışlardır. İnsanlar, Hz. Adem ve Hz. Havva’nın çocuklarıdır. Takva dışında, yani Allah’tan sakınma ve O’na derin bir saygı duyma dışında insanların birbirinden üstünlüğü yoktur. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.”

Muhterem Müminler!

Cenab-ı Hak, bizleri ayrıca dinde kardeş kılmıştır. Peygamber Efendimiz (sas), “Dikkat edin! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.”  buyurmaktadır. Evet, bizler aynı Rabbe iman eden, aynı Kitabı rehber edinen, aynı kıbleye yönelen müminleriz. Bizler, son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (sas)’in sevgisini gönlümüze nakşetmiş ümmetiyiz. Yüce Rabbimiz, ümmet-i Muhammed olarak bizleri insanlığa önder ve örnek olarak göndermiştir. Ve bizlere şöyle buyurmuştur:

“Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız.” 

Kardeşlerim!

Ümmet-i Muhammed olarak bugün bize düşen, İslam’ın öğrettiği güzel ahlaka sahip olmak, iyiliği emretmek ve kötülüğü engellemek için gayret göstermektir. Gençlerimizi, çocuklarımızı bu ilkelere göre yetiştirmektir. Peygamber Efendimiz’in (sas) ahlakıyla ahlaklanmaları için elimizden gelen gayreti göstermektir. Şu anda bu güzide camide aynı safta yan yana durduğumuz gibi sosyal hayatta da bir tarağın dişleri gibi yan yana durmak, bir binanın tuğlaları misali birbirimize omuz vermektir. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizden asla ödün vermemektir. İmanda, amelde, ahlakta, ilimde ve medeniyette ilerlemek, iyiliğin yeryüzüne hâkim olması için var gücümüzle çalışmaktır.

Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi’ndeki bize vasiyetini asla unutmadan, Kur’an-ı Kerim’in ve Efendimiz aleyhissalatü vesselamın sünnetinden hiçbir zaman taviz vermeden sırat-ı müstakim üzere yürümektir. Efendimiz buyurdu ki: “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”

O halde geliniz, Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinden, sünnet-i seniyyenin izinden asla ayrılmayalım. Rabbimizin “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.” ayet-i kerimesine kulak verelim. Bizi biz yapan değerlerin etrafında kenetlenelim, kardeşlik şuurumuzu diri tutalım. Unutmayalım ki bizler, tevhid ve vahdet şuuruyla yaşadığımız, yaratılışta eş, dinde kardeş olma vasfımızı koruduğumuz müddetçe hak ve adalet, merhamet ve huzur bütün dünyaya hakim olacaktır.

Bu vesileyle sizleri tekrar selamlıyorum ve Türkiye’den Müslüman kardeşlerinizden selam getirdim. Onların selamını da sizlere ulaştırıyorum. Sizler için hep dua ediyoruz. Sizler de bizim için dua ediniz inşallah. Ülkelerimizde, yaşadığımız toplumlarda hep huzur olsun, bereket olsun. Allah’ın selamı üzerinize olsun.