Ruh Rabbinin emrindedir

Peygamberimiz (s.a.s) ashabıyla birlikte Medine’de bir tarlada bulunurken yanına birkaç Yahudi geldi. Peygamberimize, “Yâ Eba’l-Kâsım! Bize ruhtan bahset!” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) bir müddet bekledi. Sonra da o esnada nazil olan şu ayeti okudu: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh Rabbimin emrindendir ve size pek az bilgi verilmiştir.” (Buhârî, İ’tisâm, 3; İsrâ, 17/85) Ruh; can, nefes, güç demektir. İnsanın özünü oluşturan, onu insan yapan ve ona canlılık veren soyut varlıktır. Bizler can ile ruhu aynı anlamda kullanmışızdır. “Can çıkmadan huy çıkmaz” derken, ruhun bedenden ayrılmasını kastetmişiz. Ruh, vahiy meleği olan Cebrail (a.s) için de kullanılmıştır. Nitekim Cebrail (a.s) için er-Rûh ve er-Rûhu’l-Emîn denilmiştir. Ruhun bir diğer anlamı ise ilâhî vahiydir. Ruh nasıl ki bedene can katar, onu canlı kılarsa, Cebrail (a.s) ile insanoğluna ulaştırılan ilahi mesajların tümü olan vahiy de insanı canlı kılar, yani ona iki cihan saadeti verir. Ancak şu hususu da unutmayalım ki hangi anlamda kullanırsak kullanalım ruhun gerçek mahiyetini ancak Allah bilir.

---

Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri Arasında Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. (1918)

---

Küçüklerimize acımayan, büyüklerimizin şerefini tanımayan bizim yolumuzda değildir. (Tirmizî, Birr, 15)

Editör: Ammar Esenkal