“Bugün, inkâr edenler, sizi dininizden etmekten ümitlerini kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, Ben’den korkun. Bu gün dininizi kemâle erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım. Din olarak, sizin için İslam’ı seçip ondan hoşnut oldum.” (el-Mâide Sûresi, 3)

Vedâ, bir yerden ayrılan kimse ile geride kalanların birbirlerine karşılıklı esenlik dilemeleri demektir. Peygamber Efendimiz, Arafat’ta irâd ettiği hutbesinde, dünya hayatından ayrılmasının yaklaştığına işâret ederek, ashabıyla vedâlaştığı için, bu haccına “Vedâ Haccı” denilmiştir. Henüz farz kılınmadan, Hicretten önce Rasûlüllah (sas) bir çokdefa haccetmişti. Medine’ye hicretinden sonra Vedâ Haccı ilk ve son haccı odu. Bu haccından 81 veya 82 gün sonra vefât etti.

Hicretin 10’uncu yılı Müslümanlık bütün Arabistan’a yayılmıştı. Rasûlüllah (sas) Zilkade ayında Hac farîzasını edâ etmek için Mekke’ye gideceğini ilân etti. O’nunla birlikte haccetmek isteyen Müslümanlar Medine’de toplanmağa başladılar. 373

Rasûl-i Ekrem (sas) 25 Zilkade (22 Şubat 632) Cumartesi günü öğle namazını kıldıktan sonra, ashâbıyla birlikte Medine’den çıktı. Kızı Fâtıma ve bütün zevceleri de beraberinde bulunuyordu. İkindi namazını, seferî olarak Zülhuleyfe’de kıldı, geceyi de burada geçirdi. Ertesi gün (26 Zilkade) gusletti hac ve umre için niyyet ve telbiye yaparak ihrâma girdi. Öğle namazını da burada kıldıktan sonra yola çıkıldı. 374

Hz. Peygamber (sas)’le birlikte Haccedebilmek için Medine’de toplananların sayısı 100 bine yaklaşmıştı. Yol boyunca katılanlar ve doğrudan Mekke’ye gidenlerle haccedeceklerin sayısı 124 bine ulaşmıştı. Bu muazzam kalabalık, Rasûlüllah (sas)’ın etrafında bir insan seli gibi dalgalana dalgalana ilerliyor, “Allâhü ekber ve Lebbeyk Allâhümme lebbeyk” nidâlarıyla dağ taş inliyordu.

Yolculuk 10 gün sürdü. Rasûl-i Ekrem (sas) 4 Zilhicce pazar günü Mekke’ye vardı. Kâbeyi usûlüne göre tavâf etti. Safâ ve Merve arasında sa’y yaptı. Pazartesi, salı ve çarşamba günlerini de Mekke’de geçirdi, “Yevm-i terviye” denilen 8 Zilhicce perşembe günü sabah namazını Mescid-i Harâm’da kıldıktan sonra, devesine binip bütün hacılarla birlikte “Mina” ya hareket etti. O gün burada kaldı. Öğle, ikindi, akşam, yatsı ve ertesi günün sabah namazlarını burada kıldı. Arefe günü (9 Zilhicce cuma) sabahı, güneş doğduktan sonra devesine binip Arafat’a çıktı. “Nemire” denilen yerde kurulan çadırında bir müddet dinlendi. Öğle vakti olunca, devesine binip Arafat Vâdisi’nin ortasına geldi. kendisini dinlemek üzere 124 bin Müslüman, etrâfında toplanmıştı. Rasûlüllah (sas) burada, onların şahsında bütün insanlığı “Vedâ Hutbesi” diye meşhûr olan insanlık tarihinin en etkili ve önemli hutbesini irâdetti.

Câhiliyet devrinde, Arabistan’da kuvvetli zayıfı ezerdi. Can, mal ve ırz güvenliği yoktu. Fâizcilik yüzünden fakirler, zenginlerin kölesi hâline gelmişti. Kadınlara insan değeri verilmez, erkeklerin malı sayılırdı. Kan gütme yüzünden, karşılıklı öldürmelerin sonu gelmez, bulunamayan suçlunun cezâsını, âilesinden ele geçen çekerdi. Rasûlüllah (sas), Vedâ Hutbesi’yle Câhiliyet Devrinin bütün bu kötülüklerini yasakladı. Bütün insanların eşit olduğunu, Allah katında üstünlüğün ancak takvâ ile olduğunu anlattı. “Müslümanlar kardeştir.” buyurdu. Hutbe, her taraftan duyalabilmesi için, gür sesli sahabîler tarafından cümle cümle tekrâr edildi. Hutbe’den sonra Rasûlüllah (sas) takdim edilen bir bardak sütü içti, oruçlu olmadığını ashâbına gösterdi. 375 Öğle ve ikindi namazlarını birlikte (cem-i takdîm ile) kıldırıldı. 376 İki vaktin farzları arasındaki sünnetleri kılmadı. Sonra devesine binip “Cebel-i Rahme” denilen tepeye ilerledi. Bu tepenin eteğinde, devesi üstünde kıbleye yöneldi. Güneş batıncaya kadar dua edip vakfe yaptı. Dinî hükümlerin tamamlandığını bildiren âyet de bu esnada indi. 377

“Bugün kâfirler dininizi yok etmekten ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerindeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamı’ seçip ondan hoşnûd oldum”. 378

Güneş battıktan sonra Hz. Peygamber (sas) Arafattan ayrıldı. Akşam ve yatsı namazlarını Müzdelife’de birlikte (cem-i tehîr) ile kıldı. 379 Geceyi burada geçirdi. Sabah namazından sonra Meş’ar-ı harâm’da hava aydınlanıncaya kadar vakfe yaptı. Güneş doğmadan Mina’ya hareket etti. Burada Akabe Cemresi’ne taş atarken:

“Ey nâs, din işlerinde aşırılıktan sakının. Sizden önceki ümmetlerin helâkine sebep, din işlerinde taşkınlık göstermeleridir.” 380 buyurdu.

Rasûl-i Ekrem (sas), kurban bayramının 1 ve 2’inci günlerinde (10 ve 11 Zilhicce) birer hutbe de Mina’da okudu. “Hac ibâdetini, Benden gördüğünüz gibi ifa edin,” buyurdu.381 Kurban edilmek üzere hazırlanan 100 deveden 63’ünü bizzât kesti. Kalan 37’yi de Hz. Ali’ye kestirdi. Her birinden birer parça et alınıp pişirildi. Kalanı da fakirlere dağıtıldı. Sonra Rasûlüllah (sas) tıraş olup ihramdan çıktı. Mekke’ye inip ziyâret tavâfını yaptıktan sonra tekrar Minaya döndü. Bayram günlerini Mina’da geçirdi. Haccın diğer menâsikini yerine getirdi. Bayramın dördüncü günü Mekke’ye geldi. Vedâ Tavâfı’nı yaptıktan sonra 14 Zilhicce Çarşamba günü Mekke’den ayrılıp Medine’ye döndü.

378 El-Mâide Sûresi, 3; bu âyet en son inen ahkâm âyetidir. Bir gün sonra (10 Zilhicce) Mina’da inen “Allah’a döndürüleceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan herkesin kazandığının tastamam verileceği günden korkunuz” (el-Bakara Sûresi, 282) anlamındaki âyetle Kur’an-ı Kerim tamamlandı. Bundan sonra dinî hükümlerde hiç bir ziyâde ve değişme (nesh) olmadı. 81 gün sonra Rasûlüllah (sas) vefât etti. (bkz. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 2/1569). 379 Cem-i tehîr: Birincisinin vakti çıktıktan sonra, iki vaktin namazını birlikte kılmaktır. 380 İbn Mâce, es-Sünen, 2/1008 (Hadis No: 3029); Zâdü’l-Meâd, l/473; Tecrid Tercemesi, 10/436. 381 Zâdü’l-Meâd, l/475; Tecrid Tercemesi, 10/437; Müslim, 2/943, (Hadis No: 1297).

----

368 El-Buhârî, 2/285; Tecrid Tercemesi, 4/548 (Hadis No: 646).
369 Müslim, 4/43 (K. Fedâil, 63); el-Buhârî, 2/104; Tecrid Tercemesi, 4/748 (Hadis No: 679).
370 Aynî, Umdetü’l-Kâri, 4/115; Tecrid Tercemesi, 4/551.
371 Asr-ı Saâdet, 1/191; Tecrid Tercemesi, 2/245-248 Hadis No: 240 ve izahı.
372 El-Buhârî, 2/29-30; Tecrid Tercemesi, 3/428 (Hadis No: 547).
373 Müslim, 2/887, K. Hac B. Haccetü’n-Nebiy (Hadis No: 1218).
374 El-Buhârî, 2/146; Tecrid Tercemesi, 6/100-101 (Hadis No: 767) ve 6/106 (Hadis No: 769); Zâdü’l-Meâd, 1/369; Tecrid Tercemesi, 10/426.
375 El-Buhârî, 2/173; Tecrid Tercemesi, 6/169 (Hadis No: 811).
376 Cem-i takdim: İkincisinin henüz vakti girmeden, iki vakit namazı birlikte kılmaktır.
377 El-Buhârî, 1/16; Tecrid Tercemesi, 1/45 (Hadis No: 42 ve 10/435).
378 El-Mâide Sûresi, 3; bu âyet en son inen ahkâm âyetidir. Bir gün sonra (10 Zilhicce) Mina’da inen “Allah’a döndürüleceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan herkesin kazandığının tastamam verileceği günden korkunuz” (el-Bakara Sûresi, 282) anlamındaki âyetle Kur’an-ı Kerim tamamlandı. Bundan sonra dinî hükümlerde hiç bir ziyâde ve değişme (nesh) olmadı. 81 gün sonra Rasûlüllah (s.a.s.) vefât etti. (bkz. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 2/1569).
379 Cem-i tehîr: Birincisinin vakti çıktıktan sonra, iki vaktin namazını birlikte kılmaktır.
380 İbn Mâce, es-Sünen, 2/1008 (Hadis No: 3029); Zâdü’l-Meâd, l/473; Tecrid Tercemesi, 10/436.
381 Zâdü’l-Meâd, l/475; Tecrid Tercemesi, 10/437; Müslim, 2/943, (Hadis No: 1297).

Editör: Mehmet Çalışkan