2017 yılının sonunda başkanlığımız tarafından açılan sınav neticesinde bir yıllığına araştırmacı olarak Pakistan’a gitmiştim. Araştırma konum oradaki fetva heyetleriydi. Araştırmanın hedefiyse Din İşleri Yüksek Kurulunun çalışmalarına bir katkı sunmak ve kardeş ülke Pakistan ile bu alandaki ilişkileri geliştirmekti.

Pakistan’a gideceğimi duyan birçok kişi bu ülkeyi neden tercih ettiğimi soruyordu. Açıkçası bu ülkeyi seçerken amacım çok netti. Pakistan’ın ismini devamlı duymamıza rağmen bu ülke hakkında çok fazla bilgimizin olmadığını düşünüyordum. Nitekim sonraki süreç maalesef beni fazlasıyla haklı çıkarmıştı. Neredeyse hiç tanımadığımızı ve/veya kulaktan dolma bilgilere sahip olduğumuzu fark etmiştim.

Pakistan’a gitmek için gerekli işlemleri hallettikten sonra sadece bir kişiyle irtibat sağlayarak yola çıkmıştım. Oraya varınca nerede kalacağım ve diğer işlerimin akıbeti belli değildi ama içimde hiçbir korku yoktu. Sanki ülkemin bir şehrinden başka bir şehrine gidiyordum. Bu sefer de şükrederek ifade edeyim ki devam eden süreç bu konuda beni fazlasıyla haklı çıkarmıştı. Orada bulunduğum süre içerisinde kendimi hiçbir zaman yabancı hissetmemiştim. Gittiğim her yerde ilgiyle ve bir kardeş olarak karşılanmıştım.

Hem araştırmam gereği hem de Diyanet Vakfı’nın yardım faaliyetlerine katılmam sebebiyle ülkenin her tarafına gitmiştim. Bu gezilerde hem tarihten gelen Türk devletlerinin bıraktıkları eserleri hem de son dönemde çeşitli vesilelerle yapılan eserleri görünce gururlanmamak mümkün değildi. Bilhassa Keşmir bölgesine gittiğimde Osmanlı mimarisiyle yapılan camiyi, yanında yapılan parkı ve diğer eserleri görünce kendimi tam anlamıyla Türkiye’de hissetmiştim. Buradaki eserler bölgede 2005 yılında meydana gelen büyük depremin ardından yapılmış ve Pakistanlı kardeşlerimizin deyimiyle yardıma koşan ilk ülkelerden biri de Türkiye olmuştu. Ama Türkiye’nin yardımları göstermelik değil, kalıcı eserler bırakmak şeklinde olmuştu.

Elbette bu sevginin ve yardımların kökü eskilere dayanmaktaydı. Ancak Hindistan ile Pakistan ayrılmadan önce İngiliz sömürgesi döneminde bölge Müslümanlarının Osmanlı devleti için yaptıkları yardımlar ve fedakârlıklar asla unutulamaz. Pakistan ayrıldıktan sonra da Kıbrıs Barış Harekâtında sergiledikleri davranış asla unutulamaz. Her zaman samimi ve içten olmuşlar, bugün de bu samimiyetlerinde aynı şekilde devam etmektedirler. Tabi onların sevgisi böyle olunca ülkemiz ve halkımız da onlara karşı aynı davranmış ve bir ihtiyaç olduğunda ilk yardıma koşan olmuştur.

Malumunuz olduğu üzere yakın zamanda Pakistan’da büyük bir sel felaketi meydana geldi. Bu sel ülkenin altyapısını adeta sildi süpürdü. Ayrıca ülkenin en büyük geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığa da büyük bir zarar verdi. Sellerin ülkeye maliyetinin 30 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Pakistan'daki sele ilişkin son veriler:

????Ölü sayısı 1606

????Yaralı 12 bin 863

????Hasar gören ev 2 milyon 16 bin 25

????Tamamen yıkılan ev 805 bin 3

????Zarar gören yol 13 bin 74 km

????Yıkılan köprü sayısı 392

????Telef olan çiftlik hayvanı bir milyon 67 bin 241

Türkiye Diyanet Vakfı başta olmak üzere birçok STK’mız bölgeye intikal etti ve çeşitli alanlarda yardımlar ulaştırdı.

Türkiye Diyanet Vakfı’nın konuyla ilgili şöyle bir açıklaması bulunmaktadır: “Türkiye Diyanet Vakfı olarak yurt içinde ve yurt dışında yaşanan doğal afetler sonucu mağdur olan kardeşlerimizin yardımına koşuyoruz. Ülkemizde de etkili yağışların sele dönüşmesi sonucu mağdur olan vatandaşlarımızın yaralarını iyiliklerinizle sarıyoruz. Selin yaşandığı şehirlerimizde ev ve işyerleri sular altında kalıyor, hayvanlar telef oluyor ve tarım arazileri kullanılmaz hale geliyor. Sel bölgelerinde çalışma yürüten görevlilere ve mağdur olan vatandaşlara, görevli ve gönüllülerimizden oluşan ekipler acil yardımlar ulaştırmak için seferber oluyor. Sel nedeniyle evi yıkılan ve kullanılmaz halde olan vatandaşlarımızın evlerini desteklerinizle yeniden inşa ediyor ve zarar gören cami ve mescitlerin tadilat ve tefrişatını gerçekleştiriyoruz. Yardımlarınızla mağdur olan vatandaşlarımızın bölgelere göre farklılık gösteren ihtiyaçları ekiplerimiz tarafından ayni ve nakdi olarak karşılanıyor. Sizde bu yardım seferberliğimize katılarak selzede vatandaşların olumsuz şartlardan korunması için destek olabilir, yalnız olmadıklarını hissettirebilirsiniz. Yardım eli bekleyen kardeşlerimizi çaresiz bırakmayalım. Selin açtığı yaralarını sarmak için SEL yazıp 5601’e SMS göndererek 25 TL bağışta bulunabilirsiniz. Ayrıca online bağış sitemizden, şubelerden, il ve ilçe müftülüklerinden, TDV bağış mobil uygulamasından bağışta bulunabilirsiniz.”

Geniş bilgi ve yardım için şu linke müracaat edilebilir: https://bagis.tdv.org/afet/sel-46