İslam dini ferdî ve içtimai hayatta huzuru önceler. Dinin esaslarından biri olan tevhid ilkesinin toplumsal karşılığı, birlik ve beraberlik içerisinde yaşayan, güven ortamı tesis edilmiş bir ümmet bilincine sahip olmaktır. Bu birliği sağlayacak şey hayatın zorlukları karşısında müminlerin el ele omuz omuza mücadele vermesidir. İlahi kelam, toplumsal huzurun inşası için yetime, öksüze, kimsesizlere iyilikte bulunmayı emreder. Zira yetimler, toplumun uhdesine tevdi edilmiş emanetlerdir. Örselenmiş bir çocuk vicdanı ise geleceğin yüzüne bırakılan kara bir lekedir. O çocukların faturasını bütün bir toplum öder. Geleceğe, toplumdan, insanlıktan alacaklı bir nesil bırakmak istemiyorsak önceliğimiz çocuklar olmalıdır.

“Yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş dolduruyorlar…” (Nisa, 4/10.) ayet-i kerimesi, Kur’an-ı Kerim’de ısrarla üzerinde durulan yetim hakkının gözetilmesine çarpıcı bir örnektir. Kendisi de bir yetim olan Hz. Muhammed’in de (s.a.s.) üzerinde hassasiyetle durduğu bir konudur yetimlik. O, yetimlerin horlandığı, mal varlıklarına göz dikildiği, evlilik gibi temel konularda bile özgür iradelerinin ellerinden alındığı bir topluma uyarıcı olarak gelmiş; yetimleri, kimsesizleri himayesine almıştır. Bir gün ashabına dönerek işaret parmağı ve orta parmağını göstermiş, yetime iyilik eden kimse ile kendisinin cennette bu iki parmak gibi yan yana olacağını müjdelemiştir. (Müslim, Zühd, 42.) Müslümanlar da hem ilahi kelamın ışığında hem de “Müslümanların evlerinin en hayırlısı, içinde yetime iyilik edilen evdir.” (İbni Mâce, Edeb, 6.) buyuran Hz. Peygamber’in sünnetince yetimler konusuna büyük önem vermişler, kurdukları vakıf ve dernekler vasıtasıyla da bir yetimin yaşadığı yoksunluğu gidermek için gayret sarf etmişlerdir.

Diyanet Aylık Dergi olarak bu ayki dosyamızda, “Allah’ın Emaneti Yetimler” konusuna yer verdik. Prof. Dr. Nihat Yatkın dosyamız için “İslam’ın Yetimlere Bakışı”nı kaleme aldı. Bilhassa dünyanın içinde bulunduğu du ruma mercek tutan Yatkın, ailesiz, korumasız ve savunmasız kalan Gazzeli çocukların sadece Gazze’nin değil bütün dünyanın yetimleri olduğunu dile getirdi. Doç. Dr. Safiye Kesgin, “Yetim’in Gözünden Dünya”, Prof. Dr. Ahmet İnanır, “Geçmişten Günümüze Yetimlerin Kurumsal Himayesi” yazılarıyla dosyamıza katkı sundu.

Bu ayki söyleşimizi ise Yetim Vakfı Başkanı Murat Yılmaz ile gerçekleştirdik. Yılmaz, yetimliğin sadece anne yahut babanın kaybıyla ilgili olmadığını, şefkat ve ilgiden yoksun her çocuğun aslında yetim bırakıldığını vurguladı.

Sizleri birbirinden kıymetli yazarlarımızın kaleminde makes bulan yazılarla baş başa bırakırken her biri cennete birer vesile yetimlerimizin daha müreffeh ve huzurlu bir hayata kavuşmasında, Müslüman toplumlara düşen görev ve sorumlulukları hatırlatarak Rabbimizden de bu çabalarımızda bizlere yardımcı olmasını niyaz ediyorum. Gazze başta olmak üzere dünyanın neresinde zedelenmiş bir çocuk ruhu varsa bunun üzüntüsünü yüreklerinde taşıyan tüm insanlara da şükranlarımı sunuyorum.

Hamza BAYRAM

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız