İsfahan: Nısf-ı Cihan

İsfahan; İran’ın orta batı kısmında, yüksek ve genişçe bir yaylada Zâyenderûd nehrinin sol yakasında kurulmuş kadîm bir şehirdir. İslam medeniyetinin zevkini, asaletini asırlar öncesinden günümüze taşıyan bu şehir için XVII. yüzyılda itibaren “İsfahan nısf-ı cihan” (İsfahan dünyanın yarısı) ve “İsfahan nakş-ı cihan” (İsfahan dünyanın süsü) tabirleri kullanılagelmiştir. Tarihi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanan şehir, Elamlılar’dan Sasaniler’e, Selçuklular’dan Safeviler’e kadar pek çok devletin yönetimi altında bulunmuştur. Şehir, Hz. Ömer (r.a.) döneminde Nihavend Savaşı’nın ardından fethedilerek İslam toprağı olmuştur (644). İsfahan’da Selçuklu dönemi eserlerinden Cuma Camii’nin yanı sıra altın çağını yaşadığı Safeviler döneminde pek çok âbidevî yapı inşa edilmiştir. Şah Meydanı, Mescid-i Şah, Âlî Kapu Sarayı, Kayseriyye Kapalı Çarşısı, Siyûse ve Khaju Köprüleri, Çehelsütun (40 Sütun) Sarayı ve Heştbeheşt (Sekiz Cennet) Bağı bunlardan yalnızca bir kısmıdır.

---

Barbaros Hayreddin Paşa’nın Vefatı. (1546)
Başbağlar Katliamı. (1993)

---

Ameller niyetlere göre değer kazanır ve herkes, yalnızca niyet ettiği şeyin karşılığını alır. (Buhârî, Bed’ül-vahy, 1)

Editör: Ammar Esenkal