Camiler ve mescitler Peygamber Efendimizim bize miras bıraktığı temel kurumlardır. Camilerin sadece cemaatle namaz kılınan yerler olmadığını hep söyleriz. Camiler, buluştuğumuz, ilim öğrendiğimiz, toplumun birbirinden haberdar olduğu ortak mekanlardır. Camiler, özellikle tarihi camilerimiz, mihrapları ile bize aynı zamanda günde beş defa istikamet kavramını öğretmektedir. Camiler, içindeki mihrap, minber ve kürsüsü ile bize rehberlik eden müesseselerdir. Ve burada bize rehberlik ederek hizmet verenler de din hadimleri hocalarımızdır.

Medine’de Efendimizin öncülüğünde yeniden oluşturulan toplumda, mescit/cami, toplumun her anlamda merkezi olmuştur. Bu durum sonraki asırlarda özellikle yeni kurulan şehirlerde de daha belirleyici olmuş, camiler hep merkez olmuş, camilerin yanında toplumun ihtiyacı olan kurumlar inşa edilmiştir. Günde beş vakit kıbleye yönelme zorunluluğu aynı zamanda kişi ve toplumu disipline edip istikamet kazandırır. İbadetlerin her birisinin ölçüleri vardır. Bu ölçüler Müslümanları hem sorumluluklarını hatırlatır, hem de yaratıcıya karşı nasıl dikkatli davranmaları gerektiğini öğretir.

Camilerdeki mihrap elbette ki kıbleyi yani istikameti gösterir. Namazda istikamete dikkat etmek var da alış verişte yok mu? Komşuluk ilişkilerinde yok mu? Trafikte araba kullanırken yok mu? Eşlerin kendi aralarındaki ilişkilerinde yok mu? Anne-babaya karşı davranışlarımızda yok mu? İki Müslümanın kendi aralarındaki ihtilafı çözerken yok mu? Bu ve benzeri soruların cevabı: elbette ki vardır, olacaktır.

Camilerdeki kazandığımız değerler ve güzellikler hayata aktarmamız içindir. Ve camilerde görev yapan hadimler/hocalarımız sadece namazlarımıza rehberlik etmezler. Onlar aynı zamanda hayatımızda aksayan yönlere de rehberlik ederler. Namaz kılarken yanlış yöne dönen olursa uyardıkları gibi, hayata dair her alanda yanlış yaptığımızda da bizim istikametimizi düzeltmek için nöbette beklerler. Bundan maksat elbette bizim hayatımıza müdahale değildir. Nasıl trafikte ters yöne giren bir vatandaşın uyarılması onun hayatına müdahale değil, onun can ve mal güvenliğine çok ciddi bir katkı ise, din hadimlerinin de toplum için önemi aynıdır. İşte günde beş vakit okunan ezanlar bizim istikametten ayrılmamamız için birer uyarıdır. Gelen her ramazan ayı bizim fıtratımıza dönüş çağrısıdır. Gidilen her hac ise ümmet olarak istikametimizi yeniden düşünmek ve ahdimizi yenileme günleridir.

Salgın döneminde bir müddet camilerden ve camilere cemaat olmaktan uzak kalmanın ne kadar da büyük bir mahrumiyet olduğunu gördük ve yaşadık. Hem Mevlid-i Nebi, hem de Camiler ve Din Görevlileri Haftası vesilesi ile bir camiye kavuşma ve bir minare gölgesine sığınmak için hep beraber gayret gösterelim inşallah. Unutmayalım, camilerimiz bize istikametimizi hatırlatan ve istikamet şuurunu hep diri tutan yegane sığınaklarımızdır.