"Ailenin Korunması ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi" konulu panele, Diyanet İşleri Başkanlığı Sosyal ve Kültürel İçerikli Din Hizmetleri Daire Başkanı İdris Yavuzyiğit ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü personeli Sosyal Çalışmacı Hilal Gürpınar konuşmacı olarak katıldı.

Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda İl Müftü Vekili Adem Karadeniz'in açış konuşmasıyla başlayan panel, İl Müftü Yardımcısı Aynur Yaşar moderatörlüğünde devam etti.

Kur'an-ı Kerim'de ilk önce insan sonra aile vurgusu yapıldığını belirten Sosyal ve Kültürel İçerikli Din Hizmetleri Daire Başkanı İdris Yavuzyiğit, "Şiddet dediğimiz olgu sonuçtur. Bizi buraya götüren sebeplere bakmamız gerekiyor. İnsan, yeryüzünün şerefli halifesi olarak yaratılmıştır. İnsan değerini cinsiyetinden değil bizzat insan olmasından alır. Şiddet olgusunu ortaya çıkaran unsurlara baktığımızda insanların güç devşirme metodunu benimsediğini görüyoruz. Daha iyi, daha ahlaklı, daha insan olmaya yönelmedik. Daha güçlü olmaya yöneldik ve buraya yönelirken de merhamet duygumuzu ortadan kaldırmaya başladık. Merhamet duygumuz ortadan kalkınca insanlığımız zarar görmeye başladı. Merhametin ötelendiği her davranış, şiddete kapı aralar. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) 'Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.' buyuruyor. Şiddetin çözümü, 'Rahmetim gazabımı geçti.' buyuran Rabbimiz tarafından alemlere rahmet olarak gönderilen Son Peygamberin yaşam tarzıdır. Rahmet Peygamberinin, hayatı boyunca bir kadına el kaldırmamış olması elbette tesadüf değildir." dedi.

Şiddet denilince akıllara ilk olarak fiziksel şiddet geldiğini belirten ve kimi zaman görünmeyen şiddetin de olabildiğine işaret eden Yavuzyiğit, sözlerini şöyle tamamladı:

"Peki ya görünmüyorsa şiddet? Mesela görünmeyen sopalar; insan onurunu zedeliyorsa, insan olma vasfını hedef alıyorsa… Eşi tarafından hakarete uğrayan, azarlanan, küçümsenen, emekleri takdir edilmeyen, aksine sürekli eleştirilen bir insan şiddet görmüyor diyebilir miyiz? Ev içinde dayağa şahit olan bir çocuk, kendi dayak yemese de şiddet mağduru değil midir? Biz ailemizde şiddetin hiçbir türünü istemiyoruz, hem de hiç kimseye karşı.

Şiddet, cinsiyeti fark etmeksizin; kadın-erkek kimden gelirse gelsin bir insanlık ayıbı ve suçudur. Kadın da eşine yönelik maddi, manevi ve psikolojik şiddetten kaçınarak, 'Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar.' ayeti gereğince dostluk ve samimiyet içerisinde sorunları çözmelidir. Aile içinde yaş ve cinsiyet farkı gözetilmeksizin, bütün bireylerin saygın ve dokunulmazlık hakkına sahip olduğu unutulmamalıdır. İnsan onurunu zedeleyen, itibarını sarsan, hatta canına kasteden şiddetin her türlüsü dinen, hukuken, ahlaken suçtur ve kul hakkı ihlalidir."

Editör: Mehmet Çalışkan