1 Ekim Edirne Selimiye Camii’nde yapılan programla başlattıkları Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın bugün son gününde olduklarını ifade eden Başkan Erbaş, hafta boyunca Ankara’da Hacı Bayram-ı Veli Camii’nde, Yahyalar Camii’nde ve son olarak da Etimesgut Tevhid Camii’nde yapılan sabah namazı buluşmalarıyla bir farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını kaydetti.

Cemaatten camileri garip bırakmamalarını isteyen Başkan Erbaş, “Çocuklarımızla, gençlerimizle, toplumumuzun her kesiminden insanla birlikte camilerimizi değerlendirmek hem ibadetlerimizi yapmak açısından hem de camilerimizi cami dersleri ile bir mektep, bir okul haline getirmek için gayret ediyoruz. İnşallah ülke genelinde doksan bin camimizde bu bir hafta boyunca yapmış olduğumuz faaliyetler bundan sonra devam edecektir.” dedi.

İnşa edilen camilerin büyük emeklerle yapıldığına işaret eden Başkan Erbaş, camilerin yerinin alınmasından tamamlanmasına, içinin tezyinatından minberinin, mihrabının, kürsüsünün ahengine, minarelerinden yükselen ezan seslerinden caminin içindeki cemaatin huşusuna varıncaya kadar tüm hususların önemli olduğunu söyledi.

Hz. Peygamberin Medine-i Münevvere'ye hicret ettiğinde ilk olarak Mescid-i Nebevi’yi inşa ettirdiğini hatırlatan Başkan Erbaş, “Cami, Allah Teala'nın esma-i hüsna'sından, el-Cami ismini taşıyan bir mekan. Nasıl ki Rabbimiz el-Cami esma-i hüsna’sıyla bütün mahlukatı rahmetiyle, merhametiyle kuşatıyorsa, camilerimiz de çocuğumuzla, gencimizle, yaşlımızla, kadınımızla, toplumumuzun bütün kesimlerini kucaklayan mübarek bir mekan. Camilerimize öyle bakacağız.” diye konuştu.

Hz. Peygamberin bir hadis-i şerifinde, kıyamet günü Allah'ın arşının gölgesi altında gölgelenecek yedi sınıf insanın olduğunu söylediğini aktaran Başkan Erbaş, “Bunlardan birisi kalbi, gönlü camilere bağlı olan insanlardır. Bir diğeri neşvünemayı, huzuru camilerde bulan gençlerdir. Bu müjdeye nail olmayı Cenab-ı Hak hepimize nasip eylesin.” ifadelerini kullandı.

- Geçirdiğimiz her vakit mutlaka Allah'ın rızasına uygun bir vakit olmalı

“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazını kılan, zekatını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler.” ayet-i kerimesini aktaran Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“Ne büyük unvanlara sahip camileri yapan mümin insanlar. Öyle bir Allah inancı, öyle bir ahiret inancı var ki, namaza, zekata öyle bir düşkünlüğü var ki, bu özellikleri onları camileri imar etmeye teşvik ediyor. Sadece binasını imar değil, aynı zamanda içini de imar etmek, mamur hale getirmek. Cemaatiyle, genciyle, çocuklarıyla caminin içini mektep haline getirmek. Hocalarımız belli zamanlarda programları sizlere ilan ediyor. Camilerimizde Kur'an dersi, tefsir, hadis, ilmihal dersi. Bütün bunlar devam ediyor. Bunları değerlendirmemiz çok önemli. Geçirdiğimiz her vakit mutlaka Allah'ın rızasına uygun bir vakit olmalı. Müminlerin vasıflarını anlatırken Rabbimiz, ‘Müminler mutlaka kurtulmuşlardır, onlar namazlarında huşu içerisindedirler. Ve boş şeylerden uzak dururlar.’

- Kur'an-ı Kerim’siz hayat, zayi olmuş bir hayattır

Boş şeylerden uzak durmak, müminlerin vasıflarındandır. Nasıl değerlendireceğiz zamanımızı? Allah'ın rızasına uygun davranışlarla, ibadetlerle. Camilerimizde derslere devam etmeli. Bir kardeşimiz Kur’an-ı Kerim'i okumasını bilmiyorsa öğrenecek, öğrenen okuyacak, okuyan anlamaya çalışacak ve nihai hedef Kur'an'a uygun bir amel. Nihai hedefimiz budur. İnancımıza göre Kur'ansız hayat, Kur'an'a göre tanzim edilmemiş bir hayat, zayi olmuş bir hayattır.”

Cemaatten camilere gelmelerini ve cami derslerine katılmalarını isteyen Başkan Erbaş, “Heyecanla, samimiyetle, camilerimizin geçtiğimiz bir buçuk yıl içerisindeki salgın hastalıktan dolayı içine düşmüş olduğu o garipliği de ortadan kaldırma niyetiyle çocuklarımızın elinden tutarak, gençlerimizle birlikte camilerimizi biraz daha ibadetlerle ve diğer faaliyetler ile değerlendirelim.” şeklinde konuştu.

Cemaatle bir süre sohbet eden Başkan Erbaş, ardından da hatıra fotoğrafı çektirdi.

Editör: Mehmet Çalışkan