Aziz Müslümanlar!

Kur’an-ı Kerim, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Rabbimizin Peygamber Efendimize (s.a.s.) göndermiş olduğu en büyük mucizedir. İbrahim Suresi’nin ilk ayetinde Rabbimiz bu hakikati şöyle bizlere öğretiyor; ‘Kitabı sana insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarman için gönderdik.’ İşte insanlık, 1400 sene önce Kur’an’ın aydınlığına, Allah Resulü Efendimizin sünnetine ne kadar muhtaçsa bugün de o kadar muhtaçtır. Çünkü Kur’an ve sünnet, evrensellik özelliğiyle kıyamete kadar yeryüzünü aydınlatmaya hep devam edecek. Bizler de Peygamber Efendimizin (s.a.s.) ümmeti olarak onun bize bıraktığı iki emanet olan Kur’an ve sünnete sarıldığımız müddetçe yolumuzu sapıtmayacağız inşallah.

Efendimiz aleyhissalatü vesselamın vaadi var. Veda Hutbesinde; ‘Size iki şeyi emanet ediyorum. Bunlara sarıldığınız müddetçe yolunuzu sapıtmazsanız. Bunlardan birisi Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim diğeri de benim sünnetimdir’ buyurmuştur.

Değerli Kardeşlerim!

Ayet-i kerimede de Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor; “İnsanlar imtihan edilmeden sadece ‘iman ettik’ demekle kurtulacaklarını mı sanıyorlar.” Dünya bir imtihan dünyası.

Mülk Suresi’nde de “Allah ölümü de, hayatı da bakalım hanginiz daha güzel işler yapıyorsunuz diye sizi imtihan etmek için yarattı.” Vefat eden insanlarımızın arkasından Mülk Suresi'ni okumamızın hikmetlerinden birisi budur. Ölümün de, hayatın da hikmetini daha net bir şekilde öğrenelim diye Peygamber Efendimiz bunu tavsiye buyurmuştur.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran.” buyurmaktadır.

Kardeşlerim!

Yüce dinimiz İslam, iman, salih amel ve güzel ahlak ilkeleriyle bir bütündür. Asr Suresi’nde hem imandan, hem ibadetten, hem ahlaktan, muamelattan, davranış ilkelerinden bahsederek, Rabbimiz Müslümanın bütün hayatını adeta bir kısa surede özetlemiştir; “Asra yemin olsun ki insan zarardadır. Ancak iman edenler hariç.” İman yetmiyor, salih amel gerekiyor. Salih amel edenler de hariç; salih ameli hakkı tavsiye ve sabrı tavsiye ederek güzel ahlakın yeryüzünde yayılmasını sağlamakla desteklemek gerekiyor.

Değerli Kardeşlerim!

Kökü iman, gövdesi salih ameller, meyvesi ise güzel ahlak olan bir ağaç gibidir. İnsanı, Rabbine kulluk makamına yükseltecek olan yegane cevher imandır. İman, öncelikle Allah’ı hakkıyla tanımak, onun varlığını ve birliğini gönle nakşetmek. Eşi, benzeri ve ortağı olmadığını kabul etmektir. Sonra da içten bir bağlılıkla meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kadere ve kazaya, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır.

Aziz Kardeşlerim!

İmanla şereflenen gönüller ancak salih amellerin huzur veren iklimiyle buluştuğunda Allah katında yücelir ve O’nun rızasına nail olur. Salih amel Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan her türlü güzel davranıştır. ““Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et.” emrine sadakat gösterip, bir ömür kulluk bilinciyle yaşamaktır. Namaz, oruç, zekat ve hac gibi İslam’ın temeli olan ibadetleri vaktinde ve şartlarına uygun olarak eda etmektir. Helal ve meşru olan işleri, düzgün ve sağlam yapmaktır. Zaten ibadetlerin en önemli hikmetlerinden birisi de bu değil midir? Namaz, insanı bütün kötülüklerden alıkoyar. Oruç, bir kalkandır. Zekat, sosyal dengeleri muhafaza eden, fakirle zengin arasındaki uçurumu ortadan kaldıran önemli bir ibadettir. Hac, Müslümanların yıllık kongresi, birliğin, beraberliğinin tezahürüdür.

Merhum mütefekkir Cemil Meriç diyor ki; “Namaz kılan toplumların psikolojiye, zekat veren toplumların da sosyolojiye ihtiyacı yoktur.” İbadetlerimiz bizi, güzel ahlaka yönlendirmeli.

Aziz Kardeşlerim!

Namaz, oruç, zekat ve hac gibi İslam’ın temeli olan ibadetleri vaktinde ve şartlarına uygun olarak eda ederek, esas hedefimize, amacımıza ulaşmalıyız. Helal ve meşru olan işleri düzgün ve sağlam yapmalıyız. İçki, kumar, zina, faiz ve israf gibi haramlardan uzak durarak, yalandan, gıybetten ve iftiradan sakınarak, güzel ahlaka yönelmiş Müslümanlarda olduğumuzu göstermeliyiz. Yetim malına el uzatmayacak, rüşvete yeltenmeyerek, karaborsacılıktan uzak durarak, doğru bir Müslüman olduğumuzu göstermeliyiz.

Aziz Kardeşlerim!

İmanımız, İslam ahlakını hayatımızın her alanına yansıtmakla kemale erer. Nitekim Allah Resulü (s.a.s.) bir hadisinde; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” ifadesiyle bu hakikati bizlere öğretmektedir. Rahmet Elçisi Hazreti Muhammed Mustafa’ya (s.a.s) ümmet olmakla şereflenen her mümin, onu örnek alarak ahlakını güzelleştirir. İyilik, ihsan, iffet, takva, tevazu ve doğruluk gibi erdemlerle bezenir. Ailesinde ve çevresinde, şefkat ve merhameti hakim kılmak için gayret gösterir. Her türlü şiddetten, zulümden, kibirden ve cimrilikten uzak durur. Kul hakkı yemeyi, kamu hakkını ihlal etmeyi büyük bir günah olarak görür.

Aziz Müslümanlar!

İmanımız, hayatımıza yön versin. Salih amellerimiz, bizleri Allah’a layıkıyla kul olmaya yöneltsin. Güzel ahlakımız, insanlara ve bütün mahlukata karşı şefkat ve merhamet de davranmaya sevk etsin bizleri.

Hutbemi Resûl-i Ekrem’in (s.a.s.) şu niyazı ile bitiriyorum;

“Allah’ım! Beni amellerin ve ahlakın en güzeline kavuştur. Bunların en güzeline ancak Sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlaktan da muhafaza eyle. Onlardan ancak Sen koruyabilirsin.”

Editör: Mehmet Çalışkan