Balkan ülkeleri programları çerçevesinde Kosova’ya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Priştina kentinde İslam Birliği Başkanlığında yaptığı konuşmaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını ileterek başladı.

İslam Birliği Başkanı Naim Ternava’nın Kosova’da yürütülen din hizmetlerine ilişkin sunumundan mutlu olduğunu ifade eden Erbaş, “Bu kadar kısa zamanda bizleri mutlu edici ve umut verici çalışmaların yapıldığını duymuş olmaktan da özellikle bahtiyar oldum.” dedi.

- Sizlerin ecdadı, babalarınız bu bölgelerdeki ecdat yadigarlarına sahip çıkmak için bizim adımıza nöbet tutmayı kabul ettiler

600 yıllık bir mirasın üzerinde bulunulduğuna vurgu yapan Başkan Erbaş, “Elbette zaman zaman sıkıntılar yaşandı, özellikle Osmanlı devletinin son bulmasından sonra bu topraklarda bizim çoğumuzun akrabası aynı dine aynı kültüre mensup olan kardeşlerimiz büyük sıkıntılar yaşadılar. Bu sıkıntılara artık dayanamayan pek çok insanımız Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Ama sizler, sizlerin ecdadı, babalarınız bu bölgelerdeki ecdat yadigarlarına sahip çıkmak için terk etmemeyi ve adeta bizim adımıza nöbet tutmayı kabul ettiler. Biz sizleri öyle görüyoruz. Eğer herkes terk etmiş olsaydı bugün bu bölgeler de İspanya gibi olurdu, Endülüs gibi olurdu. Kurtuba’da bin cami varken şu anda sadece 1 cami kalmış. Yani oradaki tüm Müslümanlar o bölgeyi terk edince ne cami kaldı ne minare kaldı, hiçbir şey kalmadı.” ifadelerini kullandı.

- Sizler İlayı Kelimetullah için mücadele eden insanların varislerisiniz

Kosovalı Müslümanların İlayı Kelimetullah için mücadele edenlerin varisleri olduğunu hatılatan Başkan Erbaş, "Bu topraklarda Evlad-ı Fatihan'ın bulunduğu yerlerde hala minareler varsa hala camiler varsa her şeye rağmen direnen ve burada kalan sizlerin ataları babaları ve ecdadı sayesinde oldu. Sizler Peygamber Efendimizin Medine-i Münevvere'de kurmuş olduğu İslam medeniyetinden ilham alarak binlerce kilometre uzaklara kadar gidip İslam’ı tebliğ eden İlayı Kelimetullah için mücadele eden insanların varislerisiniz." şeklinde konuştu.

Gönül coğrafyasının sınırları olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Erbaş konuşmasını şöyle sürdürdü:

- Ülkeler arasında sınırlar olsa da gönüllerimiz arasında sınır yok

Biz Türkiye olarak bütün kurumlarımızla ve tabi Diyanet İşleri Başkanlığında hizmet eden kişiler olarak hepimiz, ülkeleriniz arasında resmi sınırlar olabilir ama gönüllerimiz arasında hiç bir sınırın olmadığı kanaatindeyiz. O yüzden bir kaç senedir, kullandığımız çok sevdiğim bir ifade var, gönül coğrafyası... İşte biz gönül coğrafyası olarak Evlad-ı Fatihan’ın yaşadığı bu toprakları kabul ediyoruz. Zaten Kur’an-ı Kerimde gönül coğrafyasında yaşayan kardeşlerimizle daha çok bir olmak beraber olmak yardımlaşmak her zaman bize her okuduğumuzda hatırlatıyor. O yüzden yaklaşık 30 senedir işte bu gönül coğrafyamızda sizlerle beraber olmaya çalışıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı olarak gücümüzün üzerinde neler yapabiliriz sürekli bunun gayreti içerisindeyiz. Buna kendimizi mecbur hissediyoruz. İnşallah bundan sonra birlikte yapacağımız çalışmalarla rabbimizin ve peygamberimizin müminlerin yardımlaşması ve dayanışması noktasındaki emirleri çizgisinde devam edeceğiz. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki hizmet eden Dış İlişkiler Genel Müdürlüğümüzün en önemli alanlarından birisi de Avrasya Ülkeleri Daire Başkanlığıdır, Din Hizmetleri Müşavirliğimizle birlikte istişare içerisinde sürekli planlamalar yapmaktadır.

- Priştinaya yapılan cami inşaatı

Erbaş Priştina'da temeli atılan yeni cami inşaatına ilişkin "Bizim en çok önemsediğimiz konuların başında tabiki camileriniz gelmektedir. İnşallah Priştina’ya yeni yapacağımız cami ile ilgili sürekli hazırlıklarımız devam etmektedir." ifadelerini kullandı.

- Din eğitimi

Din eğitiminin önmenine de değinen Başkan Erbaş, "Tabi eğitim çok önemli din eğitimi. Uluslararası ilahiyat projemizle uluslararası imam hatip lisesi projemizi çok önemsiyoruz. Şunu açıklıkla ifade etmeliyim ki doğru dini bilginin aşırılıklardan uzak, itidal vasat ümmet olma yolundaki en önemli din eğitiminin Türkiye’de yapıldığını çok iddialı olacak ama ısrarla vurgulamalıyım." dedi.

- Selefi akımlara karşı uyarı

Şiddetle dini anlayışın büyük tehlike teşkil ettiğine dikkati çeken Prof. Dr. Erbaş sözlerini, "Biz selefi kelimesinden Allah Rasülü Efendimizin döneminde yaşayan insanların ortaya koymuş oldukları dini anlayışı anlıyoruz. Ama bugün yeryüzünün çeşitli yerlerinde bu isimle ortaya çıkan dini anlayışın, esas selefi kelimesinin anlamından saptığı kanaatindeyiz. Yani vasat ümmet, mutedil ümmet anlayışından saptığı kanaatindeyim. En büyük tehlike hem bizim ülkemizde ve hem de Türkiye dışında Rusya federasyonu, Orta Asya, Balkanlarda bizi bekleyen en büyük tehlikenin şiddetle dini anlayışı birleştiren bu anlayışın yaygınlaşması tehlikesidir. Buna karşı hep birlikte tedbir almak zorundayız. Buna sadece dini kurumların değil devletlerin de bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor." ifadelerile sürdürdü.

Erbaş şöyle devam etti:

- Ahlakın herkese faydası var

Mesela bizim ülkemizde okullarımızda din kültürü ve ahlak bilgisi dersi var. İlave olarak bundan 10 sene öncesinden beri seçmeli Kur’an-ı Kerim dersleri var. Seçmeli peygamberlerimizin hayatı dersleri var. Gönlümüz ister ki Kosova devletinde de en azın din kültürü ve ahlak bilgisi dersi bütün okullarda olabilse. Çünkü ahlakın herkese faydası var, ahlak dersinin herkese faydası var. İnşallah kardeşliğimiz, dayanışmamız ve birlikte yaptığımız faaliyetler daha da artarak devam eder.

- FETÖ’ye karşı tedbir ve işbirliği çağrısı

15 Temmuz hain darbe girişimini hatılatan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Özellikle bizim Türkiye olarak yaşadığımız bir FETÖ sıkıntı var. 15 Temmuz 2016 yılında yaşadığımız darbe girişiminden sonra aldığımız bazı tedbirler var. Bu tedbirler noktasında da yine iş birliği yapmamızın önemli olduğunu düşünüyorum." ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

Editör: Mehmet Çalışkan