Kâbe'nin doğusunda, Allah’ın (cc) Hz. Hâcer ile oğlu Hz. İsmail'e bahşettiği zemzem yeryüzü sularının efdalidir.

Hz. Hâcer’in “Yavaş yavaş (zem zem) ak, dur!” dediği için ya da “Cebrâil’in konuşma sesi, suyun akarken çıkardığı ses” gibi yansıma isimlerden türediği düşünülür.

Hz. Peygamber (sas), “Allah İsmâil’in annesine rahmet etsin. Eğer suyun önünü kapamasaydı zemzem akıp giden bir ırmak olurdu” demiştir. (Buhârî, Enbiyâ, 9)

Veda tavafından sonra Kâbe’ye karşı ayakta içmek, başına ve vücuduna dökünmek sünnettir.

"Zemzem, hangi maksatla içilirse o maksat içindir." (İbn Mâce, Menasik, 78)

Zemzem içerken;
"Allah'ım! Senden faydalı ilim, bol rızık ve her türlü dert için şifa niyaz ediyorum" diye dua edilir.

Kâbe’yi ziyaret edenler zemzemi memleketlerine götürüp hayır ve bereket kastıyla ikram ederler.