Türk dünyasında Vesîletü’n-necât olarak anılan eser kime aittir?

Süleyman Çelebi, hicretin dokuzuncu ve miladi tarih 15. yüzyılda yetişen, yazmış olduğu mevlidi ile edebiyat tarihinde öne çıkan bir isim olmuştur.

Vesîletü’n-necât olan meşhur eser Süleyman Çelebi ‘ye aittir.

Süleyman Çelebi'nin Hayatı

Süleyman Çelebi Bursa’da Orhan Gazi zamanında doğdu.

Doğum tarihi hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak bazı yazma nüshalarda yer alan, “Yiğitlik dahi geçti şöyle hoca / Erişti şastlık u oldu koca” beyti, müellifin 812’de (1409) nazmettiği mevlidi altmış yaşında iken kaleme aldığını gösterdiğinden onun doğum tarihini 752 (1351) olarak kabul edilmektedir. 

Babası Şeyh Edebalinin oğlu Şeyh Mahmud oğlu Ahmet Paşa’dır.

Süleyman Çelebi’nin, “Çelebi” unvanı onun ilimle uğraşan kültürlü bir aileden geldiği aynı zamanda ârif ve kâmil bir kimse olduğunu olması sebebiyle verildiği düşünülmektedir. Ayrıca Süleyman Çelebi Birinci Murad Hüdavendigar (1326-1389) ve Yıldırım Bayazid (1389-14.02) devirlerinde yaşamış ve Bursa'da bir sultana intisab etmesi sebebiyle de bu unvanın verildiği nakledilmektedir.

Kaynaklar onun Yıldırım Bayezid devrinde bir süre Dîvân-ı Hümâyun imamlığı yaptığını, 802’de (1400) inşası tamamlanan Bursa Ulucamii imamlığına Emîr Buhârî’nin tavsiyesiyle getirildiğini nakleder.

Süleyman Çelebi Mevlid’i (Vesîletü’n-necât) hangi nedenlerle kaleme almıştır? 

Süleyman Çelebi’nin mevlidini kaleme almasıyla ilgili yaygın rivayet şöyledir:

Onun Ulucami’de imamlık yaptığı yıllarda bir vâiz Bakara sûresinin 285. âyetini açıklarken peygamberler arasında bir fark bulunmadığını, bu sebeple Hz. Muhammed’in Hz. Îsâ’dan ve diğer peygamberlerden üstün olmadığını söyleyince cemaatten bazıları vâize karşı çıkmış, tartışmalar büyümüş, bu arada Süleyman Çelebi, “Ölmeyip Îsâ göğe bulduğu yol / Ümmetinden olmak için idi ol” beytini söylemiş, halkın çok beğendiği bu beyti, daha sonra büyük bir aşkla Hz. Peygamber’in sevgisini terennüm edecek ve onun hayatının bazı bölümlerini içine alacak şekilde geliştirerek eserini tamamlamıştır.

Edebiyat Yönünden Mevlid:

Mevlid, Arapça bir kelimedir. Doğum yeri ve zamanı ,doğmak, velâdet, tevellüd anlamlarına gelmektedir.

Mütercim Âsım Bey Kamusunda “mevlid” kelimesi yalnız Rasul-i Zişan Efendimizin (sas) doğum ve hem de doğduğu zaman olan 12 Rebiul evvel, doğduğu yer olan Mekke-i Mükerreme olduğunu belirtmiştir.

Süleyman Çelebi’nin yazmış olduğı eserin asıl adı Vesîletü’n-necât  (Kurtuluş Yolu)’tır. Dokuz bölümden olumuştur. Bölümlere “ Bahir” denir.

Vesîletü’n-necât  sade bir Türkçe ile yazılmıştır. Eserde fikir, bilgi ve duygular çok sanatkârane bir üslûpla anlatılmıştır.

Müellifin ifadeleri dinî heyecanına bağlı olarak gelişip zenginleşmiş ve ona dönemin çizgisini aşan şahsî ve sanatlı özel bir üslûp kazandırmıştır. Bu sebeple Vesîletü’n-necât’ta motiflerin ve edebî sanatların kullanılışı yazarına mahsus olup tamamen orijinaldir. İfadeler halka yönelik konularda çok sade, dinî kavramların anlatımında bazan girift, fakat anlamın derinine inilince gönlü fethedecek özelliktedir.

Eserde yer yer dinî mefhumların, farz ve vâciplerin beyan edildiği, İslâm tasavvufunun şer‘î hükümlerle örtüşen yönlerinin yerli yerince işlendiği, Türk edebiyatına mal olmuş tasavvufî remizlerin başarıyla kullanıldığı görülmektedir. Bunun yanında Vesîletü’n-necât’ta tekrir, tenâsüp, cinas, tevriye, teşbîh-i temsîlî gibi edebî sanatlar kullanılmış, bahirler konuların gerektirdiği âyet ve hadislerle işlenmiştir.

Mevlid, vezin bakımından Gülşehri ile Aşık Paşanın eserlerinin hemen aynıdır.  Aruz vezni ile yazılan eserin tümü mesnevi tarzında 'Fâilatün, Fâilatün, Fâilün" vezninde yazmıştır.

Mevlid, münacaat ile başlamaktadr.
Allah adın zikredelim evvela
Vacib oldur cümle işde her kula
Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsân ide .Allah ana
Ve Münacaat şu mısralarla nihayet bulur:
Her ki diler bu duâda buluna
Fatiha ihsan ede Süleyman kuluna

Eserin muhtevasını ortaya koyan bab başlıkları şöyledir: Allah’ın birliği hakkında,  nâzım için dua talebi ve kitap için özür beyanı, âlemin yaratılma sebebinin beyanı, Hz. Muhammed’in ruhunun yaratılmasının beyanı (iki fasl), Hz. Muhammed’in vücudunun zuhura gelmesinin beyanı (üç fasl), Hz. Muhammed’in doğumu sırasında ortaya çıkan fevkalâdeliklerin beyanı (altı fasl), Hz. Peygamber’in methi, mûcizelerinin, mi‘racının ve hicretinin beyanı, onun bazı vasıflarının beyanı, nükte ve nasihat, kötü fiillerden nehyetme, risâletin tebliği, Hz. Peygamber’in vefatı, hâtime.

Vesîletü’n-necât halk arasında çok beğenilmiş ve sevilerek okunmuştur. Bu sebeple günümüze pek çok yazma nüshası ulaşmıştır (Mevlid, neşredenin girişi, s. 16-24). Ancak esere Süleyman Çelebi’ye ait olmayan birçok beyit ve parçanın dahil edilmiş olması esas metnin tesbitini zorlaştırmaktadır. Bu ilâvelerin kimlere ait olduğunun belirlenmesi de kolay değildir. Bunun yanında hemen her mevlid metninin kataloglara Süleyman Çelebi’nin eseri olarak geçirilmesi işi güçleştiren diğer bir husustur.

Mevlid’in Latin harfleriyle çeşitli yayımları yapılmış olmakla birlikte bunların çoğu güvenilir değildir.

Eserin ilmî neşirleri Ahmet Ateş (Ankara 1954), Faruk K. Timurtaş (Ankara 1970) ve Necla Pekolcay (İstanbul 1980) tarafından gerçekleştirilmiştir. Vesîletü’n-necât, bu konuda bir doktora çalışması yapan Necla Pekolcay tarafından dil ve edebiyat yönünden incelenip son yıllarda bulunan nüshalar da gözden geçirilerek karşılaştırmalı metin halinde yeniden yayımlanmıştır (Ankara 1993, 1997).

Eser, yazıldığı dönemden itibaren Osmanlı coğrafyasının hemen her yerinde özellikle Hz. Peygamber’in doğum günlerinde okunmuş, bestelenmiş, çeşitli dillere çevrilmiş ve nazîreleri yazılmıştır. Ayrıca başta Balkanlar olmak üzere çeşitli İslâm ülkelerinde bir ibadet anlayışı içinde mübarek gün ve geceler yanında doğum, ölüm, sünnet, evlenme, askere gönderme gibi pek çok vesile ile okutulmaktadır.

2022 yılı "Süleyman Çelebi Yılı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 yılının "Süleyman Çelebi Yılı" olarak kutlanmasına ilişkin genelge yayımladı. 

Resmi Gazete'de yer alan genelgede, halk arasında "Mevlid" olarak anılan Vesîletü'n-Necât'ın yazarı Süleyman Çelebi'nin vefatının 600.yılının, UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındığı belirtildi.

Süleyman Çelebi'nin Kabri Nerededir?

Mevlevî veya Halvetî olduğu ileri sürülen şairin “râhat-ı ervâh” terkibinin gösterdiği 825’te (1422) vefat ettiği genellikle kabul edilmektedir. Kabri Bursa’da Çekirge yolunda, Eski Kaplıca yakınlarındaki Yoğurtlu Baba Zâviyesi önünde bulunan sırt üzerindedir.

1952 yılında türbenin etrafına yol boyunca duvar yapılmış, bakım ve onarımların ardından duvarlara  Vesîletü’n-necât’ın ilk beytiyle âlem ve Âdem’in yaratılışıyla ilgili 128, Hz. Muhammed’in doğum ânını bildiren 206 ve Allah Teâlâ’nın Hz. Muhammed’e hitabını nakleden 403. beyitleri yazılmıştır.

Allah adın zikredelim evvela 
Vacib oldur cümle işde her kula
Hak Teala çün yarattı Ademi
Kıldı Ademle müzeyyen alemi 
Dedi gördüm ol Habibin ânesi
Bir aceb nur kim günş pervanesi
BI hurufü lafzu savt ol padişah 
Mustafaya söyledi bi iştibah

Editör: Mehmet Çalışkan